Etiketler

Kitap yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Nisan 2022 Cumartesi

DOKTOR MOREAU'NUN ADASI


Doktor Moreau'nun Adası / H.G.Wells

Arka Kapak:

Wells'in öncü niteliğindeki bilimkurgu klasiği Doktor Moreau'nun Adası yayımlandığı günden beri ''sarsıcı'' etkisinden hiçbir şey yitirmedi. Bilimsel yöntemlerinin doğuracağı sonuçlar konusunda hiçbir sorumluluk hissetmeyen çılgın bilim insanının hikayesi, unutulmaz filmlere ilham vermiştir. Acı, zülum, ahlaki sorumluluk, insanın doğaya müdahalesi gibi felsefi temalarıyla dikkat çeken yapıtında, Wells daha sonra genetik alanındaki çalışmaların gündeme getireceği etik meseleleri öngörmüştür. Bir deniz kazasından kurtulan Edward Prendick, mahsur kaldığı adada garip yaratıklar ve karanlık sırlarla karşılaşır. Bu ada, insanı ve yazgısını kollayacak bir Tanrı'nın bulunmadığı, bütünüyle ahlaktan yoksun bir evrenin mikrokozmosudur adeta. 

Doktor Moreau'nun Adası bilimin kontrolden çıktığı zaman barındırabileceği potansiyel tehlikelere karşı bir uyarı niteliği taşır.


Kitap Bilgileri:

Yazar: H.G.Wells
Çeviri: Celal Üster
Sayfa sayısı: 166
Baskı yılı: 2020
Yayın evi: İş Bankası

Wells'in daha önce Zaman Makinesi isimli kitabını okumuştum ve sevmiştim. Bu kitabı da severek okudum. Aslında bu kitabı Atatürk'ün okumuş olduğu kitapları okuma planım dahilinde okudum ve sürekli ''Acaba Atatürk bu kitabı okurken o yıllarda neler düşündü?'' diye sorgulayıp durdum. Çünkü kitabın konusu çok farklı ve o yıllara göre böyle düşüncelere sahip bir kitap yazılmış olması bana çok enteresan geliyor. Kitapta hayvanlar üzerinde deneyler yapılmasından, hayvan insan karışımı yaratıklar ortaya konulmasından bahsediliyor. Günümüzde bu tarz düşünceler çokta uzak değil hatta okuduğum bir haberde Japonya'da bu tarz deneylere izin verildiği gibi yazılar vardı. Amaç hayvan insan karışımı yaratıklar oluşturmak değil de, insan organlarının hayvan vücudunda oluşturulması böylece hastalıklara farklı bir çözüm bulmak. İnsanı düşündüren konular bunlar, ya istenen sonuç dışında farklı sonuçlara ulaşılırsa önüne geçilebilir mi? 



Keyifli okumalar...


23 Şubat 2022 Çarşamba

HAYVAN ÇİFTLİĞİ

Hayvan Çiftliği / George Orwell

Arka Kapak:

İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki "reel sosyalizm"in  eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.

Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.

Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.

Kitap Bilgileri:

Çeviri: Celal Üster

Yayınevi: Can

Sayfa Sayısı: 151

Baskı Yılı: 2020

Bu kitabı çok severek okudum ve konusunu çok ilginç buldum. Hayvanlar üzerinden çok güzel bir sistem eleştirisi yapılmış. Günümüzde de bu kitaptaki benzer olaylar birçok ülkede hala yaşanmaya devam ediyor. Kitapta şu tarz olaylar çok ilgimi çekti mesela ''Hiçbir hayvan yataklarda yatmayacak'' diye karar alınıyor. Daha sonrasında yönetilenler değil de yöneten domuzlar yataklarda yatmaya başlıyor. Bu durum sorgulandığında ise ''Hiçbir hayvan çarşaf serili yatakta yatmayacak, diyordu. Bizler çarşaf olmadan battaniye ile yatıyoruz. Görevimizi yerine getiremeyecek kadar yorgun düşmemizi istemezsiniz değil mi? '' diye de cevap veriliyor diğer hayvanlara. Ne yaparlarsa kendi rahatları için değil de diğer hayvanlara daha iyi bir hizmet sunabilmek adına yaptıklarını belirtiyorlar. 

Kafa yoran enteresan bir kitap ve kesinlikle okunması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.


Keyifli okumalar..

4 Şubat 2022 Cuma

KUYUCAKLI YUSUF


Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin Ali 
 
Arka Kapak:

''Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.''

Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Sabahattin Ali büyük romanı Kuyucaklı Yusuf'ta lirik ve taşra portresini bütün aktörleriyle gözümüzde canlandırır.

Kitap Bilgileri:

Sayfa Sayısı: 222

Baskı Yılı: 2019

Yayın evi: Yapı Kredi Yayınları

Bu kitap kitaplığımda birkaç yıldır bekliyor, çok merak etsem de bir türlü sıra gelmedi. Nihayet okuma fırsatı buldum. Sürükleyici, okuması zevkli ve Türk filmi tadında bir kitap. Dönemin Anadolu insanlarını yaşayış biçimlerini, toplumdaki sınıfsal farklılıkları konu olarak anlatıyor. Şu satırlarda ilgimi çekti;

''Bizim küçük Anadolu şehirlerimizde bu müzmin evlenme hastalığı daima hüküm sürmektedir. En kuvvetliler bile bir iki sene dayanabildikten sonra bu umarsız mikroptan yakalarını kurtaramazlar ve köle gibi, önlerine ilk çıkanla evlenirler.

Tabi bu evlenmede herhangi bir müşterek hayattan ziyade, erkek için evde bir kadın bulunması; kız içinse münasipçe bir kısmet varken kaçırılmaması düşünülmüştür. Bu izdivaç mikrobu, evlendikten sonra da faaliyetine başlar.''

Bu konu bence günümüz de hala geçerli, evlilik denilen olgu malesef ki iki insanın beraber bir hayatı paylaşması, daha açık haliyle iki kişinin birbirlerine hayatı kolaylaştırması ve huzurlu bir ortam sağlamasından çok toplum istediği için yapılan bir faaliyet. 

Aradan geçen onca yıla rağmen evlilik konusundaki bu görüşün hala çok fazla değişikliğe uğramamış olması çok tuhaf değil mi? 


Keyifli okumalar..



1 Ocak 2022 Cumartesi

BOZKIR BİR YOLCULUK HİKAYESİ

BOZKIR Bir Yolculuk Hikayesi / Anton Çehov 

Arka Kapak:

Yaratıcılığının dönüm noktası olarak kabul edilen bu eserinde Çehov, Ukrayna bozkırındaki bir yolculuğun hikayesini dokuz yaşında bir çocuğun gözünden anlatır. Eğitimi için annesinden ayrılıp dayısıyla birlikte yola koyulan Yegoruşka capcanlı bir dünyada bulur kendini. Bu yolculukta bütün hiyerarşisi ve tüccarların, din adamlarının, köylülerin, işçilerin ve arabacıların arasına karışır. Bozkırda doğal akışında sürüp giden yaşamın çocuğun duyuları ve duyguları üzerinde bıraktığı etkiler, Çehov'un ustaca ete kemiğe büründürdüğü belalı Dımov'a karşı beslediği düşmanlık, dalgalanan ruh halleri şaşırtıcı ölçüde gerçekçi bir üslupla aktarılır.

Rus yaşam biçiminin ve ruhunun canlı imgelerini gözümüzün önüne getiren şiirli bir dille tasvir edilen bozkır, renkleri, sesleri ve kokularıyla hikayenin ana karakterlerinden biridir adeta. Üzerinde yolculuk eden insanlardan bağımsız, kendi yaşamını sürer, soluk alıp verir. Çehov bozkırla insan varoluşu arasındaki paralellikler aracılığıyla doğayla insan arasında simbiyotik bir ilişki kurmuştur.

Kitap Bilgileri:

Çeviri: Ayşe Hacıhasanoğlu

Sayfa Sayısı: 115

Baskı Yılı: 2021

Kitabı genel olarak beğendim. Okumaya başlamadan önce konusu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Kapak resmi ilgimi çektiği için ve seyahat etmeyi sevdiğim için merak edip aldım. Kitapta konusu geçen yolculuk boyunca kahramanımız Yegoruşka'nın duygularını hissedebiliyorsunuz. Kitabı okurken Üniversite'ye gitmek için ailemden ayrıldığım zaman hisettiklerim aklıma geldi. İçimi kimsesizlik, yalnızlık duygusu kapladı açıkçası. İnsan ailesinden ayrı kalınca kendi başının çaresine bakmayı, yalnızlığı bir şekilde öğreniyor. 

Kitaptan Alıntılar:

Bilim kimine fayda sağlar, kiminin de aklı karışır. Kız  kardeşim, anlayışı kıt bir kadın, her işi aristokrat gibi yapmaya kalkıyor, Yegorka'dan bir bilgin çıkarmak istiyor, benim yanımda çalışsa Yegorka'yı ilelebet mutlu kılabileceğimi ise hiç anlamıyor. Bunu size şöyle açıklayayım: Herkes bilgin ve soylu olacak olsa, ticaret yapacak, ekin ekecek kimse kalmaz. Herkes açlıktan ölür. 
Ama herkes ticaret yapacak ve ekin ekecek olursa da bilim öğrenecek kimse kalmaz.

Okumak ışıktır, cehaletse karanlık...

Akıl inançla birleşince Tanrı'nın istediği meyveleri verir.

Varlık nedir? Varlık kendisini gerçekleştirmek için başkasını gerektirmeyen özgün bir şeydir.

Göğün derinliklerine uzun süre gözünü ayırmadan baktığında, düşüncelerle ruh, yalnızlığın bilincinde birleşirler nedense. Kendini çaresizce yalnız hissetmeye başlarsın, daha önce yakın ve kendine ait saydığın her şey sonsuz biçimde uzak ve değersiz olur. Binlerce yıldır gökyüzünden bakan yıldızlar, insanın kısacık yaşamını umursamayan anlaşılmaz gökyüzü ve sis, onlarla göz göze kaldığın ve anlamlarını kavramaya çalıştığında suskunluklarıyla ruhunu ezerler; her birimizi mezarda bekleyen yalnızlığa aklımız takılır ve yaşamın içyüzü, özü umutsuz ve korkunç görünür...



Keyifli Okumalar..

6 Kasım 2020 Cuma

KÜÇÜK ŞEYLER

 Küçük Şeyler / Samipaşazade Sezai 












Arka kapak 

Küçük Şeyler sıradan insanın başına gelmesi muhtemel sıradan olayları, acıları, ümitleri, hayal kırıklıklarını, yani kimi hayat gerçeklerini ve bu gerçekler karşısında yaşanan duyguları ele alıyor. Ağaçların kesilmesine üzüntü duymamız, kuş sesleriyle neşelenip aşk uğruna acı çekmemiz, bir tebessümle umutlanıp kurduğumuz hayallerin yıkılıvermesi gibi olağan ama okuru derinden etkilemeyi başaran hikâyelerdir bunlar. 

Türk edebiyatına modern anlamda hikayenin ilk örneklerini kazandıran Samipaşazade Sezai, Küçük Şeyler için yazdığı önsözde, neyin anlatıldığının değil, nasıl anlatıldığının önemli olduğunu vurgulayarak hikâyenin gücünün ayrıntıda gizli olduğunu ve güzel yazıldığı sürece basit konuların da önem kazanacağını söyler.

Kitap Bilgileri: 

Yayın evi: Iş bankası kültür yayınları 

Sayfa sayısı: 74

Baskı yılı: 2020

Kitap ayrı ayrı bölümlerden ve farklı farklı hikayelerden oluşuyordu. Şeker tadında, okuması eğlenceli bir kitap. 

Alıntı:

Yirmi yaşında olmadığımız hâlde bizler de mutlu olduğumuz anları gözden geçirsek, bütün kainatın karşısında titrediği şu kelimeye ulaşmaz mıyız ? "Hiç!" 





Keyifli okumalar...

30 Temmuz 2020 Perşembe

MUTLU OLMA İHTİMALİMİZ

Mutlu Olma İhtimalimiz / Freud

Arka Kapak

"Herkes doğru olanı bulmak ister, yanılmamak için. Oysa kimse uğraşmaz, doğru insan olmak için."

Mutlu olma ihtimalimiz, insanın karanlığına ve gizemine korkusuzca yolculuk eden büyük bir düşünür ve bilim-insanının tüm düşüncelerinden damıtılmış ve tüm eserlerinden seçilmiş en önemli görüş ve düşüncelerinin bir araya getirilmiş halidir.

" Hayatın anlamı konusunda kendini sorguluyorsan, hastasın demektir."

" Tuhaf değil mi? insan kötü bir şey yapacağını hissettiği zaman, mutlaka vicdanını susturacak bir sebep bulur."

" Mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. Oysa nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin."

Kitap Bilgileri

Baskı yılı: 2020
Yazar: Sigmund Freud
Çeviri:Mustafa Fırat
Sayfa sayısı: 140

Kitap kısa kısa sözlerden oluşuyordu. Hemen okunabilecek bir kitap. Kimi sözler güzeldi ama çoğunlukla rahatsız edici bir okuma oldu benim için. Kimi yerde dini görüşlere atıfta bulunmuş kimi yerde cinsellikten bahsetmiş. Yazarı merak ediyordum ve bir kitabını okumak istedim biraz fikir edinirim diye ama pekte umduğumu bulamadım.

insan mutlu olmak ister bu yüzden berbat haldedir.

Yaşamın büyük bir değeri yoktur, fakat ondan başka bir şeyimizde yoktur.




Keyifli okumalar...

14 Eylül 2019 Cumartesi

MILENA'YA MEKTUPLAR

Milena'ya Mektuplar/ Franz Kafka 

Arka Kapak

Milena ile Franz, 1919 yılının sonbaharında Prag'da tanıştı. Milena o sırada evli, Kafka da nişanlıydı. Ortak dostların bulunduğu bir ortamda Milena, Kafka'nın orijinali Almanca olan öykülerini Çekçeye çevirme isteğini dile getirmişti. Masum ve dostça başlayan mektuplaşmaları sayesinde birbirlerine duydukları arzu ve özlem arttı ancak ne yazık ki  aralarında hep mesafeler vardı.

"Milena, eğer bana el uzatmazsan dayanabilmem imkansız, seni kaybetme korkusuyla baş edebilecek cesarete sahip değilim."

Yaklaşık iki yıl süren bu mektuplaşmalar, tutkularının kanıtları hâline geldi ve dünya edebiyatının klasikleri arasına girecek olan eserin oluşumunu sağladı. Birbirlerine duydukları aşklarını her zaman yüreklerinin en derinlerinde, zihinsel bir yolculuk halinde yaşadılar, hiç kavuşamadılar.

Kitap Bilgileri:

Sayfa sayısı: 347
Orijinal adı: Briefe an Milena
Baskı yılı: 2017
Çeviren: İ. Bülent Oynamaz
Yayın evi: Sonsuz kitap

Kitapta sadece Franz Kafka'nın yazdığı mektuplar yer alıyor. Okurken keşke Milena'nın yazdığı mektuplarda olsaydı diye düşündüm. Böylece onun duygu ve düşüncelerini de öğrenmiş olurduk. Kitabın sonunda Milena'nın, Kafka'nın yakın dostu Max Brod'a yazdığı mektuplarda yer alıyor. Bunları okuyunca Milena'da onu seviyormuş dedim. Hayatta gerçekten seven, değer veren birini bulmak yeterince zor değilmiş gibi birde o kişiden uzakta olmak daha da zor.. Keşke bir araya gelebilselermiş. Bu şekilde bitmeseymiş.



Keyifli okumalar...

24 Ağustos 2019 Cumartesi

OLAĞANÜSTÜ BİR GECE

 Olağanüstü Bir Gece / Stefan Zweig

Arka Kapak:

Olağanüstü bir gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden hissetmeye başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, " hayatın en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhanî bir uyanış olacaktır.

Kitap Bilgileri:

Yayınevi: iş bankası kültür yayınları
Sayfa sayısı: 69
Baskı yılı: 2019
Yazar: Stefan Zweig

ilk kez bu kitapla zweig okudum. incecik çabuk okunabilecek bir kitap ama elimde o kadar çok dolaştı ki... benimle birlikte gitmediği yer kalmadı.

Kitabın konusu güzeldi. İstediğimiz hayatımı yaşıyoruz yoksa toplumun bize dayattığı hayatımı yaşıyoruz, diye sorgulatan bir kitap...

Zaten kitapta da kahramanın yaşadığı toplumun dayattığı hayattan sınırlarını aşarak başka bir yaşayışa geçişini, kendini bulma durumunu anlatıyor.



Keyifli okumalar....

19 Aralık 2018 Çarşamba

KARDEŞİMİN HİKAYESİ


Zülfü Livaneli / Kardeşimin Hikayesi

Arka Kapak

Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikaye, daha doğrusu hikaye içinde hikaye de böyle başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı'nın kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.

Kardeşimin Hikayesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadeniz'in Lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.

Kitap Bilgileri:

Sayfa sayısı: 330
Baskı yılı: 2016
Yayınevi: Doğan Kitap

Kitabı okuması çok zevkliydi. Akıcı bir dili var. Kitabın başlarında baş kahraman kardeşinin hikayesini anlatmaya başladı ve merakla acaba ne oldu, ne söyleyecek diye sonuna kadar bekledim. Sonunda ise hayal kırıklığı yaşadım.
Livaneli'nin bütün kitaplarını okumak istiyorum. Çok sevdiğim bir sanatçı ve yazar.



Keyifli okumalar...




14 Eylül 2018 Cuma

EYVALLAH


Eyvallah/ Hikmet Anıl Öztekin

Arka Kapak:

Herkesin bir derdi vardır. Bazıları geçer, bazıları geçmez. Bazıları anlatılır, bazıları da anlatılmaz. Bazen de anlatmak istersin ama dinleyecek kimseyi bulamazsın. Bilirsin, muhabbettir ihtiyacın ama edecek kimse yoktur. İşte bu kitap bunun için, dertleşmek için yazıldı. Yalnız olmadığını bil diye yazıldı. Muhabbet için, muhabbetle yazıldı..

Biraz yağmurun, biraz da hüznün düştüğü gecelerde bu kitabı okurken şunu hissedeceksiniz;

''Hala dertleşebilecek birileri varmış bir yerlerde...''

Bazen solundan, soluğundan eksilirsin yine de eyvallah dersin...

Kitap Bilgileri:

Sayfa sayısı: 231
Baskı yılı: 2015
Yayın evi: Yakamoz Kitap

Çabuk okunan, akıcı bir kitap. İçinde şiirlerin yanı sıra kısa kısa bilgi ve mesaj veren hikayeler yer alıyor. Ders almasını bilen için öğretici ve düşündürücü... Bu yönüyle severek okudum.

Kitaptan alıntılar:

Biz eyvallah diyelim de açacaksa Allah açsın o kapıyı, nasipse Allah açsın o gönlü bize. O soktu mu bizi bir kapıdan içeri, feryat figan yeri değil, cennet yeri eyler...

Namaz kılıyordum ama kalbim ne kadar eğiliyordu secdeye. Kalbimi de katıyor muydum namaza? Dünyalık ne varsa ''Allah-u Ekber'' dediğimde bırakabiliyor muydum bir kenara? Namazdan sonra bende ne kalıyordu? O huşuyu arıyordum kendime sorularımda..

Gönlümün imtihan edilmesinden Allah'a sığınırım.



İyi okumalar...





11 Haziran 2018 Pazartesi

HAYAT KISA MUTLU OLMAYI İHMAL ETME

 
Hayat Kısa Mutlu Olmayı İhmal Etme
 
Arka Kapak:

C.Cengiz Çevik'in Yunanca aslından çevirisi ve editörlüğünde Marcus Aurelius'un sözlerinden derlenmiştir.

''Hiçbir yer yoktur ki, bir insan orada kendi zihninden daha huzurlu olabilsin...

Dolayısıyla daima kendine çekil ve kendini yenile.''

Kitap Bilgileri:

Yayın evi: Aylak Adam Kültür ve Sanat Yayıncılık
Basım yılı: 2015
Sayfa sayısı: 125

Kitabı açıkçası sınava hazırlandığım şu dönemde kendimi motive etmek için almıştım. Arada sırada elime alıp birkaç satır okuyordum. Zaten bir anda okunacak bir kitap hiç değil. Bazı kısımlarını okurken üzerine düşündüğüm ya da hayallere daldığım olduğu gibi bazen de okuduklarımdan hiçbir şey anlamadım.

Kitaptan Alıntılar:

Başkasının yanlışını olduğu yerde bırakmalısın.

En iyi intikam türü onlar gibi olmamaktır.

Senin içinde bile bir düzen varken, bütün evrenin içinde bir düzensizlik olabilir mi?

Ben kendi payıma, bana uygun olanı yapıyorum, diğer şeyler beni bundan alıkoyamaz.

Sadece yoluna düşeni sev ve senin kaderin olanı. Bundan daha fazla ne yakışır sana?

Yaşam öven içinde kısa övülen için de, hatırlayan içinde kısa hatırlanan için de.

Karakterin kusursuz hale gelmesi şudur: her günü son günmüş gibi yaşamak, duyarsız olmadan ve yapmacıksız.

Sende olmayan şeye sahip olduğunun hayalini kurma! Sahip olduklarının en büyük lütuflar olduğunu düşün ve onlar sende olmasa nelerden mahrum olacağını düşün.

Keyifli okumalar...

4 Ocak 2018 Perşembe

FESLEĞEN

Fesleğen / Hikmet Anıl Öztekin

Arka Kapak:

Bir olana meftun o kızın hikayesi...

Merhaba ben Fesleğen.
Kalemimi kağıdımı hazırladım ve küçük bir yüreğin içine sığabilecek ne varsa anlatacağım.
Doğduğu topraklardan uzakta bir yerde güneş görmeye çalışan küçük bir fidan görürseniz bir gün sulayın olur mu? Yağan yağmur ancak gözyaşlarına yetebilir çünkü. Yeni yeşermiş bir fidanın bir Allah dostundan başka neyi olabilir ki. Sevin onu olur mu? Ve lütfen sevenleri ayırmayın olur mu?

Kitap Bilgileri:

Yazar: Hikmet Anıl Öztekin
Yayın evi: Hayykitap
Baskı yılı: 2017
Sayfa Sayısı: 215

Kitabı okumaya başladığımda konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu aslında... ama okudukça kitabı sevmeye başladım. Konusu her ne kadar aşk olsa da asıl aşk Allah'a olandır şeklinde bir çıkarımda bulunabiliriz. Kısaca güzel ve okuması zevkli bir kitap.

Güzel günlerin geleceğine inanıyorum. Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.

Babam bana Elif harfini anlatırken, ''O dosdoğru bir yoldur kızım, sevmelerin de, samimiyetlerin de, ibadetlerin de en güzeli o harfin içine gizlenmiştir. Başına ne gelirse gelsin sen o dosdoğru yoldan ayrılma, vardır bunda da bir hikmet de, o yoldan ayrılma kızım'' demişti.

Biriktirir biriktirir dururdum içimde.
Sanki bir gün biri gelip tamamlayacakmış gibi...


Keyifli okumalar...

7 Ekim 2017 Cumartesi

SERENAD

Serenad / Zülfü Livaneli  

 Arka Kapak:

''Eğer Nobel organizasyonunun her yıl tek kitaba ödül verme refleksi olsaydı Zülfü Livaneli'nin bu son romanı o ödülü oy birliği ile hak ederdi... Serenad, İtalyan yönetmen Giuseppe Tornatore'nin Cinema Paradiso filmi kadar duygu yüklü, nakış gibi işlenmiş bir roman... Öte yandan Steven Spielberg'in Holocaust filmi kadar sert ve çarpıcı...''

Selahattin Duman, Vatan

''Serenad yaşam musikisinin gür eseri. Bir sevgi çağrısıyla başlıyor, bir dokunaklı sonat gibi gelişiyor, bir çağın güçlü senfonisi olarak okurlarını büyülüyor. Bir Livaneli klasiği...''

Talat Halman

''Serenad, Türk edebiyatında kalıcılaşacağı gibi, dünya edebiyatında da önemli bir yapıt olarak yerini alacaktır.''

Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Her şey 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde hakla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan 60 yıllık dokunaklı bir aşk hikayesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin sırları da öğrenir.

Yüz binlerce okurun ellerinden bırakmadan okuduğu Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.

Kitap Bilgileri:

Yazar: Zülfü Livaneli
Yayın evi: Doğan Kitap
Baskı yılı: 2011
Sayfa sayısı: 407

Daha önce hiç Zülfü Livaneli okumamış biri olarak Serenad isimli kitabıyla Livaneli okumaya karar verdim. Yazarı sanatçı kişiliği ile biliyordum, bir de yazar kişiliği ile tanımış oldum. Gerçekten çok beğendiğim, hayran kaldığım bir eser oldu, Serenad benim için...Diğer kitaplarını da en yakın zamanda okuyacağım. Kitap konu olarak içinde aşk, tarih gibi konuları barındırıyor. Arka kapakta yazdığı gibi 60 yıllık aşk hikayesi beni çok etkiledi. Şimdiki zaman aşklarının yanında düşünüce, bir insanın birisini 60 yıl sevmesi nedirnasıl bir sevdadır 


Keyifli okumalar...

17 Eylül 2017 Pazar

GENÇ WERTHER'İN ACILARI

Genç Werther'in Acıları / Goethe

Arka Kapak:

Zavallı! Sen deliden başka nesin? Kendi kendini aldatabiliyor musun? Bu çılgınlıktan, sonu gelmez kara sevdadan ne bekliyorsun? Benim ondan başka dileğim yok ki. Hayalimde yalnız o yaşıyor. Etrafımda yalnız onunla ilgili olan şeyleri görüyorum. Ondan istemeyerek ayrılıncaya kadar bunlarla oyalanıyorum. Ah Wilhelm, nedir bu kalbimin bana ettiği! Onun yanında iki-üç saat oturup, güzelliğini, tavırlarını seyreder, tanrısal sözlerini dinlersem, yavaş yavaş bütün damarlarım tutuşmaya başlar, sonra gözlerim kararır, kulaklarım işitmez olur.

Kitap Bilgileri:

Orjinal adı: Die Leiden des jungen Werthers
Yazar: Goethe
Çeviren: Hasan Kalemci
Yayın evi: Kitap Zamanı
Sayfa sayısı: 158
Baskı yılı: 2006

Lise yıllarımda okul harçlıklarımı biriktirir okumak için kitap alırdım. Bu kitabı da yine lise yıllarımda almıştım ama bir türlü okuyamamıştım. Yıllar sonra nihayet okuyup, bitirdim. Kitap konu olarak Werther adındaki başkahramanımızın aşk acısını anlatıyor. İmkansız aşkından bahsettiği mektuplardan oluşan, kısa sürede ve kolayca okunabilecek bir kitap.


Keyifli okumalar...



31 Ağustos 2017 Perşembe

SEYAHAT SANATI

Seyahat Sanatı

Arka Kapak:

Kitaplarıyla yaşamın çeşitli kavramlarına yepyeni bakışlar kazandıran Alain de Botton, bu kez ''seyahat etmeyi'' yatırıyor masaya. Farklı şehirleri, farklı yazarların hayali rehberliğinde gezerken, yolculuğun büyüsü kentlerin kokularına karışıyor.

Alain de Botton, seyahati tatil ya da iş rutininin gerektirdiği bir aracı değil, ruhu dinlendiren ve iyileştiren bir etkinlik olarak görüyor.

Seyahat Sanatı, isterseniz trende, otobüste ya da uçakta kilometreler aşarken, isterseniz de koltuğunuzdan kalkmadan kahvenizi yudumlarken okuyabileceğiniz bir kitap. Seyahat planı ise çok basit:
Gidilecek yer: Uzaklar
Rehberiniz: Yazarlar

Kitap Bilgileri:

Orjinal adı: The Art of Travel
Yazar: Alain de Botton
Çeviri: Ahu Sıla Bayer
Yayın evi: Sel Yayıncılık
Baskı yılı: 2014
Sayfa sayısı: 259

Kitap seyahat ile ilgili olduğu için ilgimi çekmişti ve böylece alıp okudum. Ancak okurken pek bana göre bir kitap olmadığını fark ettim. Bu nedenle de çok yavaş bir okuma oldu. Konu olarak hayaller, hayal kırıklıkları, sanat, sanatçılar vb. etrafında seyahatle ilgili bir takım olaylar anlatılıyor. Kitapta yer yer siyah beyaz anlatılan konu ile ilgili resimler bulunuyor.

Ey vapur, beni de götür yanında! Ey gemi, çal beni buradan!
Uzaklara çok uzaklara götür! Burada çamura dönüyor bütün gözyaşları!

Ne zaman gelecek mutluluğa demir atma vakti...?


Keyifli okumalar...

7 Ağustos 2017 Pazartesi

ALLAH DE ÖTESİNİ BIRAK

Allah De Ötesini Bırak / Uğur Koşar


Arka Kapak:

Allah her şeyden haberdardır, sanmayın ki size yapılan haksızlığa kayıtsız kalıyor. O, size bir annenin evladına yaklaştığı merhametten daha fazla merhamet duyandır. Duanın karşılığını takip etmeden ''Allah de ötesini bırak'' Kul Rabb'ini imtihan etmez. O'na tevekküle yaklaştığında rahmetini tüm hücrelerinde hissedeceksin.

Karşında o kadar çok maskeli insan var ki onları tanımak için yoruluyorsun. Şayet dikkat edersen güzel olan bir şey var; o senin hakkını aldıkça, sen onun sevaplarından kazanıyorsun. O halde kaybettim diye üzülme, biraz daha derin bakarsan, aslında kazandığını fark edeceksin!..

Aşık olacaksın evet ama kalbini Allah aşkıyla yakacaksın...
Dünyanın geçici olduğunu, biteceğini İDRAK edeceksin; sadece sonsuz kudrete bağlanacaksın.
Allah'a bağlı yaşayacaksın, işte Uğur Koşar bu kitap da sana herkes gibi Allah'ı anlatmıyor, O'nu adeta hissettirip yaşatıyor!..  Psikolog Cavidan Ebru Kızıl

Yirmi yıldır terapi deneyimlerimde elde ettiğim sonuçlardan biri şudur ki; eksik olan parçaları yitirdiğini düşünen ve bunları arayarak çıkmazlara giren ve bunun da dışarıda olduğunu sanan çok büyük bir çoğunluk çeşitli psikolojik sorunlarla ruh sağlıklarını bozmuştur. Bu büyük çoğunluğa eserlerinde ve görüşlerinde öze dönüş yolunda katkı sağlayan, aradıklarını bulabilme cesareti ve ışığı olan Uğur Koşar dostuma ''Allah de ötesini bırak'' ile özlerine dönebilmesi adına ışık olan eserlerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunuyorum... Uzm. Psikolog Abdullah Topal

Kitap Bilgileri:

Yazar: Uğur Koşar
Yayın evi: Destek yayınları
Sayfa sayısı: 155
Baskı yılı: 2013

Arka kapaktan da anlaşılacağı gibi tasavvufi bir kitap. Çok kısa sürede kolayca okunan ve insanı birazda olsa teşvik eden, düşüncelerini ve hayata bakış açısını değiştirebilecek bir kitap. İnsanın kendinde olup ta farkında olmadığı bazı konulara da değinilmiş. Kitap da kısa kısa bazı hikayelerde yer alıyor.

Ben derdimi yalnızca Allah'la paylaşırım. Her şeyi en iyi işiten, gören, bilen ve çözen O'dur.

İnsan insanın aynasıdır. Kişi kendisi nasılsa, karşısındaki insanı da öyle görür.


Keyifli okumalar...

5 Ağustos 2017 Cumartesi

KÜÇÜK PRENS

Küçük Prens / Antoine de Saint-Exupery


Arka Kapak:

''Küçük Prens'in yeryüzünde göründüğü, sonra da kaybolduğu yer işte oradadır. Bir gün Afrika'ya, çöl ortasına yolunuz düştüğünde, onu tanıdığınızdan emin olmak için, o manzaraya iyice bakın. Evet, oraya yolunuz düşerse, yalvarırım size, hiç acele etmeyin, yıldızın altında bir süre bekleyin! Bir çocuk oraya gelip size gülümserse, altın sarısı saçları varsa, kendisine soru sorduğunuzda yanıt vermiyorsa, anlayacaksınız ki o ta kendisidir. İyi davranın ona! Beni fazla üzüntüde bırakmayın: Oraya geldiğini bildirmek için, hemen yazın bana...''

Kitap Bilgileri:

Orjinal adı: Le Petit Prince
Yazar: Antoine de Saint-Exupery
Çeviren: Mehmet Yalçın
Yayın evi: İkaros yayınları
Sayfa sayısı: 110
Baskı yılı: 2015

Bu kitabın adını duymayan ya da kitabı okumayan yoktur. Çok meşhur bir kitap... Ben de bu kadar çok bilinen, sevilen bir kitabı merak ettim ve okumak istedim. Aslında çocuk kitabı ama yetişkinler de çok severek okuyorlar. Kitap ders çıkarmak isteyenler için bolca mesaj içeriyor. Bazı sözler insanı içten içe düşünmeye itiyor.

Güzel, okunması gereken bir kitap. Sadece kitabın bir bölümünde Türk bir liderden bahsediliyor ve bu liderin Avrupalılar gibi giyinmek için halkını zorladığı ve ölüm cezası ile korkuttuğundan bahsediliyor. Burada geçen olay tarih olarak 1920 yılını gösteriyor. Bizim tarihimizde ilk kıyafet inkılabını yapan Atatüktü ve kitapta geçen tarihle ve olayla da hiçbir alakası yok. Kitapta bu şekilde çelişkili ve yanlış bir bilginin olması açıkçası beni rahatsız etti. Bunun dışında kitabı beğendim.

Yazar kitabı ilk yazdığında 1000 sayfalık bir esermiş. Daha sonra kitabı kısaltmış ve kitapla ilgili tahminen şu sözleri söylemiş. ''Mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığında ulaşılır.''

Her şeyi ancak yüreğinle görebilirsin. Özde önemli olanı gözler göremez.

Bir dost edinmiş olmak iyi bir şey, birazdan ölüyor olsanız bile...


Keyifli okumalar...

2 Ağustos 2017 Çarşamba

ROTASIZ SEYYAH YOL HİKAYELERİ

Rotasız Seyyah Yol Hikayeleri / Mehmet Genç


Arka kapak:

Dünyayı köşe bucak gezen, maceralarını internette yüz binlerin takip ettiği ve kısa zamanda bir internet fenomenine dönüşen Rotasız Seyyah Mehmet Genç, birbirinden ilginç, hüzünlü, komik ve yer yer gerilimli anılarını şimdi bir kitapta topladı. Üstelik kitapta yer alan QR kodlarındaki video ve fotoğraflarla bu ülkelere gitmiş kadar olacaksınız.

Son altı yıldır dünyayı gezmeye çalışıyorum. Bu süre içinde başımdan geçen iyi kötü olaylardan hep bir sebep sonuç ilişkisi çıkarttım. Hostellerde karşılaştığım, evlerine misafir olduğum, beraber gezdiğim yahut yolda tanıştığım insanlardan, bir şeyler öğrenmeye çabaladım. Rotasız seyahatlerim esnasında tanıştığım, her şeyini bırakıp Honduras'ın ufacık bir adasına yerleşen Alman gezgin Reiner'dan da hayata dair çok şey öğrendim. Cep telefonu, bilgisayarı ve televizyonu olmayan, interneti ise hiç kullanmayan Reiner'ın şu sözünü zihnime kazıdım.

''Parayla sağlığı, arkadaşlığı, gerçek bir gülüşü, mutluluğu ve iyi bir uykuyu satın alamazsın.''

Kitap Bilgileri:

Yazar: Mehmet Genç
Yayın evi: Ephesus
Sayfa sayısı: 384
Baskı yılı: 2017

Kitabı almadan önce internette yazarı zaten takip ediyordum. Bilinçli bir şekilde, kitabı okumak için aldım. Sadece iki günde kitabı bitirdim. Bir yandan heyecanla okudum bir yandan da hiç bitmesin istedim. Yazar seyahatleri sırasında başından geçen olayları kısa hikayeler şeklinde anlatmış. Kitapta geçen çoğu olayı zaten videolardan izlemiştim. Çoğu insan eminim ki yazarın yerinde olmak ister ya da istiyordur. Seyahat etmeyi seviyorsanız, bu kitabı da seversiniz. Kesinlikle çok beğendiğim ve ömrüm boyunca kitaplığımda duracak bir kitap.

Keyifli okumalar...

1 Ağustos 2017 Salı

KUJO

Kujo / Stephen King

Arka Kapak:

Kujo iri cüssesine rağmen uysal, akıllı ve sevilen bir köpektir. O da diğer köpekler gibi insanlara sadakatle bağlıdır.

Ne var ki beklenmedik bir biçimde bir yarasa tarafından ısırılır.

Artık ne Kujo bildik bir köpektir, ne de hayat bildik bir şekilde devam edecektir.

''Canavarlar asla ölmez.''  Dallas Times Herald

Kitap Bilgileri:

Orjinal adı: Cujo
Çeviren: Oya Çakır
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa sayısı: 256
Baskı yılı: 2016

Kitabın konusu çok sıradan, kuduz olan bir köpeğin çevresine verdiği zararı, saldırganlığını anlatıyor. Konusu Kujo isimli köpekten daha fazla kitapta ki karakterlerin yaşamlarını, aile sorunlarını anlatıyor. Ucuz amerikan filmi tadında bir kitap. Sadece kafa dağıtmak için okunabilir. Kitabın başları biraz sıkıcı, sonlarına doğru sürükleyici... Çokta enteresan, fantastik bir kitap değil.

Keyifli okumalar...


16 Temmuz 2017 Pazar

SEN ON YEDİ YAŞIMSIN

Sen On Yedi Yaşımsın / Miraç Çağrı Aktaş


Arka Kapak: 

Seni ''canımın içi''diye sevecek birini kaybettin.
Şimdi hiçbir can nefes olmayacak sana.
Daha çok sevileceğini umarak gittiğin yerde sıkışırsa
kalbin, elini kalbine koy. Çünkü o acı benim.
O sıkışmayla sana, bizi bitirme çabalarını ve
hiçe sayışlarını hatırlatmaya geleceğim.
Biliyor musun sevgilim? Seni sevdim.
Bir insan hayatında ne kadar çok ve ne kadar güzel
sevebilirse, o kadar sevdim.
Bu da benim yenikzaferim...


Sen benim ilk çaresizliğim,
sen benim ilk yenilgimsin.



Kitap bilgileri:

Yayın evi: Olimpos yayınları
Sayfa sayısı: 160
Baskı yılı: 2017

Deneme türünde olan kitap, daha çok gençlere hitap ediyor. Yazar konu olarak da bolca aşktan ve aşk acısından, özellikle karşılıksız olan aşk acısından bahsetmiş. Benim için okumasaydım da olur dediğim bir kitap. Kitaptan birkaç söz alıntıladım yine de;

Güzel seveni görmek için güzel bakmayı bilmek gerekirdi.
Ancak beni sevmeni beklemek de kör birinden görmesini istemekti.

Gözünüzü boyayan değil de kalbinizdeki en ufak hasarı onarmaya çalışan insanları sevin.

Bazı acıların kökü derindir, sarılmayla hafifletemezsiniz...

Herkesi senin gibi zannettim.
Affet beni kalbim, tüm suçlu benim.

Bazen kendi kabuğuna çekilmek iyi gelir. Her şeyin ve herkesin sesini kısıp yalnızca kendini dinlemek...

Kalp atıyorsa, umut vardır.

İnsanın kalbi de bir yerden sonra yoruluyor. Kan pompalamaktan değil, yanlış insana karşı doğru sevgiyi beslemekten.


Keyifli okumalar... :)