28 Aralık 2024 Cumartesi
2024 OKUDUĞUM KİTAPLAR
30 Kasım 2024 Cumartesi
KASIM ALDIKLARIM
13 Ekim 2024 Pazar
ZEYTİNDAĞI
1 Kasım 2022 Salı
BİR DİNOZORUN GEZİLERİ
18 Ağustos 2022 Perşembe
HAYVANLARDAN TANRILARA SAPIENS insan türünün kısa bir tarihi
9 Nisan 2022 Cumartesi
SEYAHAT ETMEK
Şu sıralar kendime sıkça "Bu hayatta ne yapmak istiyorum?" ya da "Bu hayatı nasıl sürdürmek istiyorum?" diye soruyorum. Aslında cevap çok basit ama harekete geçmek o kadar zor geliyor ki.. Belki de ömür boyu hep aynı hayalle yaşayacağım ama vardığım nokta hep aynı kalacak kim bilir..?
Benim en büyük hayallerimden biri seyahat etmek, yalnızca bulunduğum noktadan başka bir noktaya gitmek değil de içime döndüğüm, kendimi sorguladığım bir durum aynı zamanda.
Aslında seyahat tutkusu ilk olarak lise yıllarında okuma dersinde arkadaşımdan ödünç aldığım Sibel Buğdaycı'nın 'Sakin ol! Her şey mümkün' isimli kitabını okumamla başladı. O yıllarda bir kitaba verecek param dahi yoktu, ya kütüphaneden ödünç alırdım ya arkadaşlarımdan. Kitapta Sibel Buğdaycının Latin Amerika'daki yolculuğu ve Latin Amerikalıların ne kadar sakin ve mutlu oldukları, yazarın bir olay karşısında acele ettiğinde sakin olması için yerlilerin sıkça telkinde bulunduklarını anlatıyordu. Latin Amerika'ya karşı olmasa da seyahat etmeye karşı bende bir sempati bıraktı bu kitap. Hayretler içinde okudum çünkü kitapta anlatılanlar gerçekti ve bu benim için inanılmaz bir şeydi. Bir kadın tek başına bilmediği bir ülkeye gidiyor ve seyahat ediyor. Benim için o yaşlarda yaşadığım ilçe dışına tek başıma gitmek bile imkansızdı. Bu kitapla birlikte hayaller kurmaya başladım. Sonrasında yurt dışına gitmekle ilgili hayallerim üniversiteye gidene kadar ertelendi. Üniversitede Erasmus ile bir yerlere gidilebileceğini öğrenmiştim. Uzun araştırmalar sonrası okuduğum bölümde sadece staj için Erasmus olduğunu, staj yerini kendim bulmam gerektiğini öğrendim. Başladım bulduğum her yere staj için mail atmaya ve İngiltere'de bir staj yeri ayarladım. Her şey çok güzeldi ancak başvuru tarihlerinin son gününde başvuruların başladığını öğrenmiştim ve ben o gün acele ile staj için olan formu değilde eğitim için olan Erasmus formunu doldurup teslim etmişim. O günün akşamı farkına vardım ve ertesi gün yanlışımı düzeltmek için gittiğimde sürenin dolduğunu söyledi oradaki görevli, kendimi ağlamamak için zor tutsam da başladım ağlamaya.. aylarca staj yeri bulmak için emek harcadım ve sırf bir form yüzünden sınava giremiyordum. Neyse halime acıdılar da sorun çözüldü. Söylediğim tek söz şuydu "Sınava girip kaybetseydim bu kadar canım yanmazdı." Sınava girdik belli bir puanı da aldık ama okulun verdiği ödenek uçak bileti dışında pek bir işe yaramıyordu. Daha önce İngiltere'ye gitmiş biriyle görüştüm aynı bölümden... O da maddi durumun yoksa gitme dedi . Fazlasıyla motivasyonumu kırdı. Çevrenizden böyle insanları uzaklaştırın, kendi doğrularınız olsun hayatta.. Ailemden bir destekte istemediğimden vazgeçtim. Sınavı kazanamadım dedim gitmedim. İlk yurt dışına çıkma girişimim hüsranla bitti.
Aradan bir iki yıl geçti ve okul bitti. Yurt dışında gönüllü projeler ile hem çalışıp hem gezebileceğimi öğrendim. Bu sefer hiç masraf etmeden yurt dışına gitmenin bir yolunu bulmuştum. Hem yeni mezun biri için iş tecrübesi demekti bu. İlk olarak Azerbaycan'daki kurumdan kabul aldım ardından İtalya'daki kurumdan... İtalya 'ya gitmeyi Kızılhaç'ta gönüllü çalışmayı planlarken... 4 gündür geçmeyen ateş nedeniyle hastaneye gittim ve ne olduysa orada başladı. Hastaydım ve hastalığımın ne olduğu bilinmiyordu. 4 günden sonra durumum iyice kötüye gitti. Yurt dışına gitmeyi bırak ayakkabılarımı bile giyemez hale gelmiştim. İlk başlarda Behçet dediler ardından kanser... kuruma mail attım ben gelemiyorum hastayım özür dilerim diye.. artık hayallerimden vazgeçmiş ölümü kabullenmeye başlamıştım. Benimde vaktim buraya kadarmış dedim ama öyle olmadı. :)) 3,5 ay sonrasında iyileştim. Korkulacak bir şeyim olmadığını öğrendim. Önce en dibe çöktüm sonra hayata geri döndüm. Yerimde durur muyum madem ölmüyorum, gidiyorum ya neresi olursa, ne olursa gidiyorum dedim. Tekrardan başladım başvurulara Arnavutluk'ta bir yerden kabul aldım ve tam olarak iyileşmediğim için başvuru sırasında kuruma durumumu söyledim ''ilaçlarımı alıp gelicem, ben bu projede çalışmak istiyorum'' dedim. Proje başlayana kadar çok daha iyi duruma geldim ve ilaçlarımı yanıma alıp gittim. Asıl ondan sonra başladı seyahat tutkusu...
Benimki yalnızca yurt dışına çıkma merakıydı. Gitmişken Balkan ülkelerini de gezeyim dedim. Orada kazandığım tüm parayı geziye ayırdım ve Balkanları gezdim. 2 buçuk ay sonrası geriye döndüm. Seyahat mikrobu bir kere girmişti hücrelerime o günden sonra hep bir sonrasının hayalini kurdum. Türkiye 'de gezmeye başladım. Sonra 2.kez Balkanlar turu yaptım. Yetmedi yetmiyor daha fazlasını istiyorum. Gitmek, uzaklaşmak, hayatı Sorgulamak, ben ne yapıyorum ya ? diye kendime sorduğum sorulardan kurtulmak istiyorum. Her gün sabah işe gidip masa başında burada ne işim var? mutlu muyum? Sabah karanlıkta uykumdan edilip, tıklım tıklım bindiğim otobüs ile işe gitmek beni mutlu ediyor mu? Tüm gün dört duvar, sadece kitabım var yanımda, sığınabildiğim, okuyup hayallere daldığım. Bu girdaptan çıkmak istediğim bir haldeyim. Ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Sadece hayal ediyorum.
10 Mart 2022 Perşembe
GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI
23 Şubat 2022 Çarşamba
HAYVAN ÇİFTLİĞİ
İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki "reel sosyalizm"in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.
Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.
Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.
Kitap Bilgileri:
Çeviri: Celal Üster
Yayınevi: Can
Sayfa Sayısı: 151
Baskı Yılı: 2020
Bu kitabı çok severek okudum ve konusunu çok ilginç buldum. Hayvanlar üzerinden çok güzel bir sistem eleştirisi yapılmış. Günümüzde de bu kitaptaki benzer olaylar birçok ülkede hala yaşanmaya devam ediyor. Kitapta şu tarz olaylar çok ilgimi çekti mesela ''Hiçbir hayvan yataklarda yatmayacak'' diye karar alınıyor. Daha sonrasında yönetilenler değil de yöneten domuzlar yataklarda yatmaya başlıyor. Bu durum sorgulandığında ise ''Hiçbir hayvan çarşaf serili yatakta yatmayacak, diyordu. Bizler çarşaf olmadan battaniye ile yatıyoruz. Görevimizi yerine getiremeyecek kadar yorgun düşmemizi istemezsiniz değil mi? '' diye de cevap veriliyor diğer hayvanlara. Ne yaparlarsa kendi rahatları için değil de diğer hayvanlara daha iyi bir hizmet sunabilmek adına yaptıklarını belirtiyorlar.
Kafa yoran enteresan bir kitap ve kesinlikle okunması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Keyifli okumalar..
17 Şubat 2022 Perşembe
KORKU
28 Ocak 2022 Cuma
SIRBİSTAN GEZİM - BELGRAD
20 Ocak 2022 Perşembe
KARADAĞ (MONTENEGRO) GEZİM - BUDVA
14 Ocak 2022 Cuma
KARADAĞ (MONTENEGRO) GEZİM - KOTOR
Müze içerisinde çok güzel eserler, denizcilikle ilgili tablolar vardı. Alttaki resimde yer alan şişeler zamanında içerisine not yerleştirilip denize bırakılarak uzaklardaki sevgiliye gönderilmiş şişeler.
8 Ocak 2022 Cumartesi
BOSNA HERSEK GEZİM - MOSTAR, BLAGAJ
Daha önceki Saraybosna yazımda bahsettiğim gibi Saraybosna'dan Mostar'a otobüs ile yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk yaptık. Mostar'da daha önceki gelişimizde kaldığımız Hostel Dino da kaldık. Daha önce kaldığımız, temiz güvenilir bir yer, sahibi de aynı hostel içerisinde yaşayan çok tatlı güleryüzlü bir hanımefendi. Yine geceliğine 10 Euro ödedik. Yıllar önce kaldığımızda da aynı fiyattı, fiyatlarda değişiklik olmamış buna baya şaşırmıştık. Hostel Mostar köprüsüne de çok yakın rahatlıkla gezebilirsiniz.
Mostar köprüsünü gördükten sonra bakırcılar çarşısı olan kısımları dolaştık. Mostar akşamları bir başka güzel oluyor, nehir kenarında oturup öylece manzarayı izlemek su sesini dinlemek insana iyi geliyor. Biz toplamda iki gece Mostar'da kaldık. Bosna'da savaşla ilgili müzeleri de görmeyi çok istiyordum. Saraybosna'da müzeler kapalıydı ve Mostar'da da pandemi nedeniyle aynı şekilde müzeler kapalıydı malesef içerisine giremedik.
Mostar'a kadar gelmişken yakın mesafede bulunan Blagaj'a da gitmeye karar verdik. 2. günümüzde Park Zrinjevac yakınındaki Spanjolski Trg adlı duraktan otobüs ile yaklaşık olarak 30 dakika da Blagaj'a vardık. Anladığımız kadarıyla otobüsler çok sık geçmiyor, durakta tabelaya otobüs saatlerinin olduğu bir kağıt asmışlar hangi numaralı otobüs saat kaçta gelecek orada yazıyordu. Biz de orada yazan bilgiye göre gidiş ve dönüş saatlerimizi ayarladık.
1 Ocak 2022 Cumartesi
BOZKIR BİR YOLCULUK HİKAYESİ
28 Aralık 2021 Salı
BOSNA HERSEK GEZİM - SARAJEVO
BOSNA HERSEK GEZİM - SARAJEVO
2021 OKUDUKLARIM
26 Aralık 2021 Pazar
AFORİZMALAR
AFORİZMALAR/ Franz Kafka
Arka Kapak:
Kafka, içinde yaşadığı dönemin, o dönemin olaylarının değil, gelmiş geçmiş tüm zamanların toplumsal mekanizmalarının yarattığı yalnızlığı, anlamsızlığı betimlemiştir.
Kuşkusuz, karanlık bir tablodur bu. Bu karanlık tabloyu aydınlatan ise Kafka Güneşi'dir. Gecenin en yoğun anında doğan, karanlığın tüm gizlerini açığa vuran ışığıyla, bizlere, insanlara yalansız bir dünya göstermeye çalışan, bunu handiyse özür dilercesine mırıldanarak gerçekleştiren, son aşamada da pişman olup tüm yazdıklarının yakılmasını ( bunu hiçbir zaman yerine getirmeyecek bir dostundan istemiş olsa da ) isteyen, hiçlikten sahici bir dünya yaratan bir insan.
Eğer Kafka'nın yapıtında manevi değerler ve umut aranıyorsa, burada aranmalı. Ve bu aforizmalar da bu ışığın altında okunmalı.
Bu kitap, Kafka'nın ardında bıraktığı tamamlanmış ender elyazmalarından biridir. Tüm aforizmalar Kafka tarafından tek tek numaralandırılmıştır. Max Bord, altısı, küçük okul defterlerine yazılmış aforizmalardan, kısa öykücüklerden, çeşitli konulardan oluşan bu elyazmaları "yığınını" Taşrada Düğün Hazırlıkları başlığıyla tek bir kitapta toplamıştır. Daha sonraları birçok ülkede, bu kitaptan küçük başka kitaplar üretilmiştir. Babaya Mektup ve Aforizmalar gibi. Bu kitaptaki aforizmaların tam olarak ne zaman yazıldığını bilmiyoruz.
Bir sayfadaki 1917 tarihiyle Günlükte yer alan benzer cümleler, aforizmaların 1917-18 yılları arasında yazıldığına işaret etmektedir. Max Bord, bu aforizmalara "Günah, Acı çekme, Umut ve Gerçek Yol Üzerine Derin Düşünceler " başlığını uygun görmüştür. Ama Kafka, bu elyazmalarına bir ad vermediğine göre, en uygun başlık, kuşkusu, yazın alanındaki bu türün genel adı olan Aforizmalar'dır. Hemen şunu da belirteyim ki, Kafka'nın tüm kitaplarında, özellikle Günlüklerinde ve mektuplarında yazılmış, çeşitli konularda, ayıklanacak olsa, başlı başına büyük bir kitap oluşturacak kadar aforizma vardır.
Kitap Bilgileri:
Yayın evi: iş bankası kültür yayınları
Çeviri: Osman Çakmakçı
Sayfa sayısı: 115
Baskı Yılı: 2021
Arka kapakta da yazdığı gibi aforizmalardan oluşan bir kitap.
Tüm insani hatalar sabırsızlıktan, amaçla ilgili olanın zamansız kesintiye uğratılmasından ve sözde sorunun sözde bir çitle çevrilmesinden doğar.
Doğru yol yüksekte değil, yerin hemen üzerinde gerili bir ip boyunca ilerler. Üzerinde yürünmek için değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.
Belirli bir noktadan sonra geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir.
Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı.
Daha önce buraya hiç gelmemiştim: Daha başka türlü nefes alıyor insan burada, yanındaki yıldız, güneşten daha çok parıldıyor.
Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olmayacağını anlamaktır mutluluk.
Hedef var, ama yol yok; yol dediğimiz şey tereddütten ibaret.
Dünyadaki uyumsuzluk, şükür ki, sadece sayısal bir uyumsuzluğa benziyor.
Bir dayanak olmaktan çıkınca özgürleşir ruh ancak.
Keyifli okumalar..
25 Aralık 2021 Cumartesi
2021 İZLEDİKLERİM
2021 İZLEDİKLERİM
26 Kasım 2021 Cuma
OKUYORUM, DİNLİYORUM, DİNLENİYORUM-2
Uzun zamandır hiç paylaşım yapmadım. Yazmak aklıma gelmedi bile.. Şu sıralar öyle kötü bir ruh halindeyim ki.. İşle ilgili sorunlar, yaşamla ilgili sorunlar, sorunlar, sorunlar, sorunlar, bitmek bilmiyor.. Hayat hep bi inişli çıkışlı değil mi zaten.. ?
Kendimi toparlamak adına bir haftalık bir inzivaya çekildim. Bu bir haftada okudum, dinledim, dinlendim. Sınavlarım vardı birde onlara çalıştım bunu da es geçmeyelim.
Neler okumuşum?
Jack London Bir Kuzey Macerası kitabını okudum. Çok kısacık bir hikayeden oluşuyordu. Bir günde bitti.
Resimde gördüğünüz Dört Anlaşma kitabına başladım. Bu kitap çok fazla tavsiye edilen bir kitap uzun zamandır aklımdaydı. Şuan alıp okumaya başladım. Kişisel gelişim tarzı bir kitap çok incecik... Biraz ruh halimi toparlar belki.. Aslında hayat çok kısa ve bazı şeyleri çok fazla dert ediniyoruz bu yanlış biliyorum. Fakat elimde değil bazen o derdi yaşayıp sonra da tüm sıkıntıları üzerimizden atıp hayata devam etmek gerekli.. Bende öyle yapıyorum. Şuan geçmişe bakıp bir şeyleri süzgeçten geçirdikten sonra bazı yaşanan olaylardan ders çıkarılması gerektiğini görüyorum. Hayat üzülmek için çok kısa.. Mutluluğu elde etmek gerek.. Aslında mutlulukta anlık bir olay bir hocamın dediği gibi insan mutlu olmayı değil huzuru aramalı.. Size huzur veren yerde, huzur veren insanların arasında olun...
İkinci kitabım Sapiens bu kitaba uzun zaman önce başladım. Ara vermiştim tekrar okuyorum şuanda içerisinde dinler, ekonomi gibi birçok konu hakkında bilgi var. Ekonomi alanında yazılmış kitapları okumayı planlıyorum.
Son kitabımda Sürgün Mektupları, geçenlerde Sabahattin Ali'nin mektuplarından oluşan Canım Aliye, Ruhum Filiz kitabını çok zevk alarak okudum. Ardından bu kitaba başladım. Bu kitapta mektuplardan oluşuyor. Eskiler ne güzelmiş. Mektuplar da geçen o güzel kelimeler insanın içini ısıtıyor. Yeryüzünde aşk varmış dedirtiyor.
Dinlediklerim
Evgeny Grinko Valse bu besteyi dinliyorum. Eğer dertli iseniz sizi ağlatıyor. Mutlu anınızda da hayaller kurduran bir beste. Her iki ruh haline de hitap ediyor.