Etiketler

Paulo Coelho etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Paulo Coelho etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2017 Cumartesi

PIEDRA IRMAĞININ KIYISINDA OTURDUM AĞLADIM

PIEDRA IRMAĞININ KIYISINDA OTURDUM AĞLADIM / Paulo Coelho


ARKA KAPAK:

Adını Simyacı adlı romanıyla duyuran ve dünyanın bütün dillerinde kendine okurlar bulan Paulo Coelho, bu romanında Tanrı'nın kadın yüzünü keşfediyor. Mucizevi bir güce sahip, kendini dine adamış bir erkek ve onun aşkını isteyen, bu aşkı Tanrı'yla bile paylaşmaya yanaşmayan bir kadın: Pilar. Güçlü, ayakları yere sağlam basan bir kadın olan Pilar, çocukluk yıllarında yakın arkadaş olduğu bir erkekle on bir yıl sonra bir konferansta karşılaşır, onun büyüsüne yeniden kapılır. Oysa genç adam onun duygularını paylaşsa da karar verememekte, arzularını özgür bırakamamaktadır. Birlikte çıktıkları bir yolculuk, Pilar'ın yüreğini değişik deneyimlere açar. Yaptıkları bu uzun yolculuk boyunca, kendi yazgılarının ardına düşen çift, uygun bir çözüm bulabilecek midir?

Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım, çok değişik bir tutkuyu anlatıyor.


Kitap Bilgileri:

Orijinal adı: Na Margem Do Rio Piedra Eu Sentei E Chorei
Yazar: Paulo Coelho
Çeviren: Aykut Derman
Yayın evi: Can Sanat Yayınları
Sayfa sayısı: 216
Baskı yılı: 2006

Paulo Coelho'nun kitaplarını merak ediyorum ve kitaplarının genel olarak sevdiğim yönü yaşam hakkında felsefi açıdan düşündürmesi ama Simyacı'dan sonra okuduğum bu kitabı da çok fazla beğenemedim. Bu kitabında da diğerlerinde olduğu gibi mistik bir hava vardı. Konusu aşkı anlatsa da kitapta dini öğelere gereğinden fazla yer verilmişti. Yine kitaptan beğendiğim bazı kısımları not ettim.

''Kimi zaman üstesinden gelemediğimiz bir hüzne gömüldüğümüz izlemine kaptırırız kendimizi. Yaşadığımız günün büyülü anının geçip gittiğinin, buna karşın hiçbir şey yapmadığımızın farkına varırız. Oysa yaşam, büyüsünü ve güzelliğini kendi içinde gizlemektedir.''

''Barajlar gibidir aşk, bunu biliyorum: Bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir an gelir ki, akıntının gücünü artık kimse denetleyemez.''

''Beklemek insana acı verir. Unutmak acı verir. Ama ne karar vereceğini bilmemek, acıların en büyüğüdür.''

Keyifli Okumalar...


8 Ocak 2017 Pazar

ZAHİR

ZAHİR / Paulo Coelho

ARKA KAPAK:

'Seni kendimden bile çok seviyorum.' Bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim; çünkü bu aşk beni rehin aldı.

Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur. Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar, Esther'in en son birlikte görüldüğü Kazak genci Mikhail'le birlikte Fransa'dan İspanya'ya, Hırvatistan'dan Orta Asya steplerine uzanan bir yolculukta bulur kendini. Bu büyülü yolculuk giderek bir 'iç yolculuğa' dönüşecek, yazar, yazgının gücü ve aşkın doğasını yeniden keşfedecek, yaşamına yeni değerler biçecektir. Günümüzün en çok okunan yazarlarından Paulo Coelho, daha önce yayınladığımız Simyacı, On Bir Dakika, Veronika Ölmek İstiyor gibi romanlarından sonra Zahir'de de, okurlarına yine belleklerden silinmeyecek bir hikaye anlatıyor. Zahir'i okuduğunuzda kader, ün ve evlilik hakkında yeniden düşünmeye başlayacaksınız.

Kitap Bilgileri:

Orijinal adı: O Zahir
Yazar: Paulo Coelho
Çeviren: Ayşegül Hatay
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Sayfa sayısı: 316
Baskı yılı: 2005

Bu kitabı okuduğumda Simyacı kadar sevemedim. Sevdiğim tek yönü, insanı yaşam hakkında düşündürmesi oldu. Kitapta, yazar karısının ortadan kaybolmasının ardından, Sökmek Zamanı ve Dokumak Zamanı isimli aşkını anlatan eserler yazıyor. Sürekli olarak kitapta bu eserlerinden bahsetmesi de beni biraz sıktı. Bunun dışında kitabı beğendim ve kitaptan bir alıntıyı da paylaşmak istiyorum.

Esther insanların neden üzgün olduklarını soruyor. ''Çok basit'' diyor yaşlı adam. ''Kendi hikayelerinin tutsağı onlar. Herkes yaşamın asıl anlamının bir planı izlemek olduğuna inanıyor. Bu planın kendi planları mı olduğunu yoksa bir başkası için mi yapıldığını asla sorgulamıyorlar. Deneyimler, anılar, diğer insanların fikirlerini ve daha birçok şeyi topluyorlar ve bu belki de başa çıkabileceklerinden çok daha fazla oluyor. Ve işte bu nedenle hayallerini unutuyorlar.

Kitapta geçen bu sözler düşündürücü, kendi seçtiğimiz hayatı ve hayallerimi, yoksa bir başkasının hayallerini mi yaşıyoruz?

Keyifli Okumalar...




10 Aralık 2016 Cumartesi

SİMYACI

SİMYACI / Paulo Coelho

  ARKA KAPAK:

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlana'nın ünlü Mesnevi'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir ''klasik'' yapıt haline geldi.

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir ''nasihatname'' ; ''Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?'' gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.

Kitap Bilgileri:

Orijinal adı: O Alquimista
Yazar: Paulo Coelho
Çeviren: Özdemir İnce
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Sayfa sayısı: 182
Baskı yılı: 2011

Bu kitabı daha önce neden okumamışım acaba? Kitap gerçekten çok güzeldi. Her yaştan insanın rahatlıkla okuyabileceği bir kitap. Roman değilde daha çok hikaye okur gibiydi. Sürükleyici, çabuk ilerliyor ve içinde verdiği mesajlar çok anlamlıydı. Kendi beğendiğim kısımları not ettim.

Kitaptan Alıntılar:

Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor.

Kitaplar dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.

Her şey bir ve tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar.

Bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar.

Tanrı, herkesin izlemesi gereken yolu yeryüzüne çizmiştir, yazmıştır. Senin yapman gereken, senin için yazdıklarını okumak yalnızca.

Ben de herkes gibiyim. Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.

Bir şeye karar vermek, başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada hiç öngöremediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.

Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir.

Sanki bütün kitaplarda sürekli tekrarlanan bir düşünce var gibiydi: Her şey, bir ve tek şeyin belirtisidir.

Yüreğimizi neden dinlemeliyiz? Çünkü yüreğin neredeyse hazinen de oradadır.

Neden yüreğimi dinlemek zorundayım? Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinliyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir; hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir.

Yüreğim acı çekmekten korkuyor. Yüreğine acı korkusunun acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez.

Umutsuzluğa teslim olma. Yoksa yüreğinle konuşmana engel olur.

Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: başarısızlığa uğrama korkusu.

Bunlar sadece benim beğendiğim ve not ettiğim kısımlarıydı, kitabın içinde bunlar gibi daha nice mesajlar var.

Keyifli okumalar...