Etiketler

anılar biriktirdim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anılar biriktirdim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2022 Salı

BİR DİNOZORUN GEZİLERİ

Mina Urgan

Arka Kapak:

Mina Urgan Bir Dinozorun Anıları'nı yazarken kitabının bu kadar okunacağını hiç beklemiyor, 'Benim gibi bir kocakarının hayatını kim merak eder ki...' diyordu.

Ama öyle olmadı. Yüzbinlerce kişi bu ufak tefek, beyaz saçlı, sigara içen, cesur, komünist ve ateist olduğunu televizyon ekranlarında söyleyen İngiliz Edebiyatı profesörünün anılarını okudu ve kendiyle alay etmeyi bilen bu zeki kadını çok sevdi.

Çünkü o, Türkiye aydınının sıcak ve zeki dilidir. Samimi bir düşünce sahibinin, aykırı da olsa, tüm kesimler tarafından kucaklanacağının kanıtıdır.

Türkiye yazarın diğer kitabı Bir Dinozorun Gezileri ile yeryüzünde keyifli ve uygar bir yolculuk yapacak, 'Dinozorca' yani az parayla, tadını çıkarmayı ve insanları tanımayı hedefleyerek yapılmış bu gezileri gülümseyerek okuyacak, okurken düşünecek, yeryüzünü ve kendini tanıyıp öğrenecek, sevecek.

Kitap Bilgileri:

Yayın evi: Yapıkredi yayınları
Sayfa sayısı: 280
Baskı yılı:2022

Kitabı genel olarak severek okudum, daha önce Bir Dinozorun Anıları'nı da okumuştum ve bu kitabını da çok merak ediyordum. Kitapta Mina Urgan gittiği yerler hakkında hem bilgi veriyor hem de başından geçen olayları anlatıyor. Kitabın son kısmında ise albüm bölümü var. Bazı yönlerden kıskandığım bir kişi diyebilirim Mina Urgan için. Bence güzel bir hayat sürmüş, bende onun gibi yaşamak isterdim, onun gibi akademisyen olmak, farklı kültürler tanımak, gezmek dolaşmak..
 


Keyifli okumalar...

18 Ağustos 2022 Perşembe

HAYVANLARDAN TANRILARA SAPIENS insan türünün kısa bir tarihi

Yuval Noah Harari 

Arka Kapak:  

Homo Sapiens neden ekolojik bir seri katile dönüştü?

Para neden herkesin güvendiği tek şey?

Kadınlar üstün sosyal becerilere sahipken, neden çoğu toplum erkek egemen?

Güç elde etmekte böylesine yetenekli olan insanlar neden bu gücü mutluluğa dönüştürmekte başarısızlar?

Geleceğin dini bilim mi?

İnsanların miadı çoktan doldu mu?

100 bin yıl önce Yeryüzü'nde en az altı farklı insan türü vardı.
Günümüzdeyse sadece Homo Sapiens var. Diğerlerinin başına ne geldi ve bize ne olacak?

Çoğu çalışma insanlığın serüvenini ya tarihi ya da biyolojik bir yaklaşımla ele alır, ancak Harari 70 bin yıl önce gerçekleşen Bilişsel Devrim'le başlattığı bu kitabında gelenekleri yerle bir ediyor. İnsanların küresel ekosistemde oynadıkları rolden imparatorlukların yükselişine ve modern dünyaya kadar pek çok konuyu irdeleyen Sapiens tarihle bilimi bir araya getirerek kabul görmüş anlatıları yeniden ele alıyor.

Harari ayrıca geleceğe bakmaya da zorluyor okuru. Yakın zamanda insanlar, dört milyar yıldır yaşama hükmeden doğal seçilim yasalarını esnetmeye başladılar. Artık sadece dünyayı değil, kendimizi ve diğer canlıları tasarlama becerisi de kazandık. Peki bu bizi nereye götürüyor, bizi neye dönüştürebilir?

30'dan fazla dile çevrilmiş bu kışkırtıcı çalışma özellikle Jared Diamond, James Gleick, Matt Ridley ve Robert Wright'ın eserlerine aşina okurlar için muhteşem bir kaynak.

Kitap Bilgileri:

Yazar: Yuval Noah Harari
Sayfa sayısı: 413
Baskı yılı: 2019
Yayın evi: Kolektif Kitap

Bu kitabı yaklaşık iki yıldır okumaktayım, öyle ele alınıp tek seferde okunacak bir kitap değil. İçerisi bilgi yüklü, insan zihnini açan ve detaylı bir şekilde düşünerek okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ben ara ara elime alıp bir iki sayfa okuduğum için okumak biraz vaktimi aldı. Bilim, tarih, kültür ve aklınıza ne geliyorsa her konu hakkında bilgi veriyor. Eğer evrime karşıda biraz merak duygunuz varsa ilginizi çekebilecek bir kitap. 

Nietzsche'nin de söylediği gibi yaşamak için bir sebebiniz varsa her şeyle baş edebilirsiniz. Anlamlı bir hayat, zorluklar içinde geçse de son derece tatmin edici olabilir, buna karşılık anlamsız bir hayat da ne kadar konforlu olursa olsun korkunç olabilir.

Daha mutlu muyuz peki? İnsanlığın geçtiğimiz beş yüz yılda biriktirdiği zenginlik memnuniyet anlamına mı geldi? Tükenmez enerji kaynaklarının keşfi tükenmez bir mutluluğun yolunu önümüze serdi mi? Daha da geriye gidersek, Bilişsel Devrim'den bu yana geçen inişli çıkışlı 70 bin yıl dünyayı daha yaşanılacak bir yere dönüştürdü mü? Ayak izi rüzgarın olmadığı ayda bozulmamış halde duran Neil Armstrong, 30 bin yıl önce Chauvet Mağarası'nın duvarına el izini bırakan isimsiz avcı toplayıcıdaan daha mutlu muydu? Eğer daha mutlu değilse tarımı, şehirleri yazıyı, parayı, imparatorlukları, bilimi ve sanayiyi geliştirmenin anlamı neydi?  



Keyifli okumalar...

 

 

25 Haziran 2022 Cumartesi

GENE YALNIZLIK

Gene Yalnızlık / Nurullah Ataç

Arka Kapak:

Canım Efendim,
Bilseniz ne kadar severim ''canım'' demeyi. Ca'yı şöyle uzatarak... Kısaca söylemenin de bir zevki, bir tatlılığı vardır, bilirim, ama ''caaanım'' demek daha hoşuma gider benim. Nasıl anlatayım? daha bir aşıkça oluyor, hani ''aşık'' denince bir de şair anlaşılıyor, işte o manada, daha doğrusu iki manasıyla birden. Benim durup dururken: ''Canım...'' dediğim de olur. Biri duyup da: ''Kime söylüyorsun? Kiminle konuşuyorsun?'' diye sorsa, şaşırır kalırım, bilemem ne diyeceğimi. Gizlemek istediğimden değil, gerçekten bilmem de onun için.
 
Kitap Bilgileri:

Sayfa sayısı: 111
Yayın evi: Yapı kredi yayınları
Baskı yılı: 2020

Seçme denemelerden oluşan bir kitap. Farklı farklı konular üzerine yazar kendi düşüncelerini dile getirmiş.

Kitaptan alıntılar:

Tazelenmeyen bilgi söner gider.

Dünyayı karanlıktan, sakat düşünceden, yavuzluktan kurtaran okul değildir, büyük düşünürlerin, bilginlerin, şairlerin yazdıkları kitaplardır. O düşünürlerin, bilginlerin, şairlerin kitaplarını ortaya koymazsanız, okul hiçbir işe yaramaz.

Birtakım kişiler için eğlencedir okumak, eğlencelerin en eğlencelisi. Doldururlar evlerine kitapları, bir yerde bir kitap gördüler mi, nedir diye bakmadan geçemezler, benim sokakta her gördüğüm kediyi okşamak istemem gibi.



Keyifli okumalar...

9 Nisan 2022 Cumartesi

SEYAHAT ETMEK?

Seyahat Etmek?


Şu sıralar kendime sıkça "Bu hayatta ne yapmak istiyorum?" ya da "Bu hayatı nasıl sürdürmek istiyorum?" diye soruyorum. Aslında cevap çok basit ama harekete geçmek o kadar zor geliyor ki.. Belki de ömür boyu hep aynı hayalle yaşayacağım ama vardığım nokta hep aynı kalacak kim bilir..?

Benim en büyük hayallerimden biri seyahat etmek, yalnızca bulunduğum noktadan başka bir noktaya gitmek değil de içime döndüğüm, kendimi sorguladığım bir durum aynı zamanda. 

Aslında seyahat tutkusu ilk olarak lise yıllarında okuma dersinde arkadaşımdan ödünç aldığım Sibel Buğdaycı'nın 'Sakin ol! Her şey mümkün' isimli kitabını okumamla başladı. O yıllarda bir kitaba verecek param dahi yoktu, ya kütüphaneden ödünç alırdım ya arkadaşlarımdan. Kitapta Sibel Buğdaycının Latin Amerika'daki yolculuğu ve Latin Amerikalıların ne kadar sakin ve mutlu oldukları, yazarın bir olay karşısında acele ettiğinde sakin olması için yerlilerin sıkça telkinde bulunduklarını anlatıyordu. Latin Amerika'ya karşı olmasa da seyahat etmeye karşı bende bir sempati bıraktı bu kitap. Hayretler içinde okudum çünkü kitapta anlatılanlar gerçekti ve bu benim için inanılmaz bir şeydi. Bir kadın tek başına bilmediği bir ülkeye gidiyor ve seyahat ediyor. Benim için o yaşlarda yaşadığım ilçe dışına tek başıma gitmek bile imkansızdı. Bu kitapla birlikte hayaller kurmaya başladım.  Sonrasında yurt dışına gitmekle ilgili hayallerim üniversiteye gidene kadar ertelendi. Üniversitede Erasmus ile bir yerlere gidilebileceğini öğrenmiştim. Uzun araştırmalar sonrası okuduğum bölümde sadece staj için Erasmus olduğunu, staj yerini kendim bulmam gerektiğini öğrendim.  Başladım bulduğum her yere staj için mail atmaya ve İngiltere'de bir staj yeri ayarladım.  Her şey çok güzeldi ancak başvuru tarihlerinin son gününde başvuruların başladığını öğrenmiştim ve ben o gün acele ile staj için olan formu değilde eğitim için olan Erasmus formunu doldurup teslim etmişim.  O günün akşamı farkına vardım ve ertesi gün yanlışımı düzeltmek için gittiğimde sürenin dolduğunu söyledi oradaki görevli, kendimi ağlamamak için zor tutsam da başladım ağlamaya.. aylarca staj yeri bulmak için emek harcadım ve sırf bir form yüzünden sınava giremiyordum. Neyse halime acıdılar da sorun çözüldü. Söylediğim tek söz şuydu "Sınava girip kaybetseydim bu kadar canım yanmazdı." Sınava girdik belli bir puanı da aldık ama okulun verdiği ödenek uçak bileti dışında pek bir işe yaramıyordu.  Daha önce İngiltere'ye gitmiş biriyle görüştüm aynı bölümden... O da maddi durumun yoksa gitme dedi . Fazlasıyla motivasyonumu kırdı. Çevrenizden böyle insanları uzaklaştırın, kendi doğrularınız olsun hayatta.. Ailemden  bir destekte istemediğimden vazgeçtim. Sınavı kazanamadım dedim gitmedim. İlk yurt dışına çıkma girişimim hüsranla bitti.

Aradan bir iki yıl geçti ve okul bitti. Yurt dışında gönüllü projeler ile hem çalışıp hem gezebileceğimi öğrendim.  Bu sefer hiç masraf etmeden yurt dışına gitmenin bir yolunu bulmuştum. Hem yeni mezun biri için iş tecrübesi demekti bu. İlk olarak Azerbaycan'daki kurumdan kabul aldım ardından İtalya'daki kurumdan... İtalya 'ya gitmeyi Kızılhaç'ta gönüllü çalışmayı planlarken... 4 gündür geçmeyen ateş nedeniyle hastaneye gittim ve ne olduysa orada başladı.  Hastaydım ve hastalığımın ne olduğu bilinmiyordu. 4 günden sonra durumum iyice kötüye gitti. Yurt dışına gitmeyi bırak ayakkabılarımı bile giyemez hale gelmiştim. İlk başlarda Behçet dediler ardından kanser... kuruma mail attım ben gelemiyorum hastayım özür dilerim diye.. artık hayallerimden vazgeçmiş ölümü kabullenmeye başlamıştım.  Benimde vaktim buraya kadarmış dedim ama öyle olmadı. :)) 3,5 ay sonrasında iyileştim. Korkulacak bir şeyim olmadığını öğrendim. Önce en dibe çöktüm sonra hayata geri döndüm.  Yerimde durur muyum madem ölmüyorum, gidiyorum ya neresi olursa, ne olursa gidiyorum dedim. Tekrardan başladım başvurulara Arnavutluk'ta bir yerden kabul aldım ve tam olarak iyileşmediğim için başvuru sırasında kuruma durumumu söyledim ''ilaçlarımı alıp gelicem, ben bu projede çalışmak istiyorum'' dedim. Proje başlayana kadar çok daha iyi duruma geldim ve ilaçlarımı yanıma alıp gittim. Asıl ondan sonra başladı seyahat  tutkusu...

Benimki yalnızca yurt dışına çıkma merakıydı. Gitmişken Balkan ülkelerini de gezeyim dedim. Orada kazandığım tüm parayı geziye ayırdım ve Balkanları gezdim. 2 buçuk ay sonrası geriye döndüm. Seyahat mikrobu bir kere girmişti hücrelerime o günden sonra hep bir sonrasının hayalini kurdum. Türkiye 'de gezmeye başladım. Sonra 2.kez Balkanlar turu yaptım.  Yetmedi yetmiyor daha fazlasını istiyorum.  Gitmek, uzaklaşmak, hayatı Sorgulamak, ben ne yapıyorum ya ? diye kendime sorduğum sorulardan kurtulmak istiyorum. Her gün sabah işe gidip masa başında burada ne işim var? mutlu muyum? Sabah karanlıkta uykumdan edilip, tıklım tıklım bindiğim otobüs ile işe gitmek beni mutlu ediyor mu? Tüm gün dört duvar, sadece kitabım var yanımda, sığınabildiğim, okuyup hayallere daldığım. Bu girdaptan çıkmak istediğim bir haldeyim. Ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilmiyorum.  Sadece hayal ediyorum. 

25 Mart 2022 Cuma

AYLAK ADAM

Aylak Adam / Yusuf Atılgan

Arka Kapak:

Düşünüyordu: ''Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor.''

Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ı, yayımlandığı günden bu yana edebiyatımızın en sevilen, üzerinde en çok tartışılan romanlarından biri oldu. Roman, 60'lı yılların başında bizimle birlikte tüm dünyada da konuşulmaya başlanan kentli aylak aydın bireyi konu alıyor. bugün artık çağdaş klasiklerimiz arasında yer alan Aylak Adam'ın dikkat çektiği entelektüel sorunlar güncelliğini koruyor.

Kitap Bilgileri:

Yazar: Yusuf Atılgan
Baskı yılı: 2019
Sayfa sayısı: 190
Yayın evi: Can yayınları 

Bu kitabı okumakta biraz zorlandım. Konusunu bilmeden, kitap hakkında hiçbir fikrim olmadan okumaya başladım ve ilk kez bu kitapla Yusuf Atılgan okudum, yanlış bir başlangıç oldu. Kitabı sevmememdeki en büyük etken baş kahramanın hayatta hiçbir sorumluluğu olmadan yaşıyor olması oldu. Kitabın konusu çokta ilgimi çekmedi ya da bana hitap etmedi. 



Keyifli okumalar...

10 Mart 2022 Perşembe

GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI


Genç Bir Doktorun Anıları / Mihail Bulgakov
 

Arka Kapak:

Devrim zamanı Rusya... Karakışı aratmayacak kadar soğuk, kasvetli bir eylül günü, tıp fakültesinden yeni mezun olmuş bir doktor, şehirde çoktan unutulmuş geleneklerin ve boş inançların hüküm sürdüğü uzak bir kasabaya gelir. Devrim, büyük şehirlerin merkezlerinde hayatı ve zihniyetleri altüst ederken, bu genç doktor ülkenin ücra bir bölgesinde kadercilikle ve batıl inançlarla zorlu bir mücadeleye girişir.

Zor bir doğum, hassas bir cerrahi müdahale, uzaktaki bir hastaya ulaşabilmek için şiddetli bir kar fırtınasına rağmen göze alınan bir yolculuk, ağrılarını dindirmeye çalışırken morfinman olan bir meslektaş...
Genç doktorun gündelik hayatında karşılaştığı bütün zorlu sınavlar, Bulgakov'un elinde olağanüstü güçlü bir anlatımla, dram sınırlarında gezinen bir dokunaklılıkta öykülere dönüşür.

Kitap Bilgileri:

Saysa sayısı: 157
Çeviri: Tuğba Bolat
Baskı yılı: 2020
Yayınevi: İş Bankası 

Bu kitap beni çok etkiledi. Çok severek okudum. Hayattan sıkıldığım, her şey bu düzende devam mı edecek dediğim sırada bu kitabı okudum ve hayatta ne zor yaşamlar var diye düşüncelere daldım. İnsan kendi dertlerini düşününce tüm dünyada sadece kendinde dert var sanıyor. Sanki herkes hayatından çok mutlu da sadece sen dertlisin gibi.

Kitapta okuldan yeni mezun olmuş, deneyimsiz bir doktorun yaşadığı zorluklar ve başından geçen olaylar anlatılıyor. Sürükleyici, okuması kolay, güzel bir kitap.


Keyifli okumalar...

2 Mart 2022 Çarşamba

KÖPEK KALBİ

Köpek Kalbi / Mihail Bulgakov

Arka Kapak:

Bulgakov Köpek Kalbi'nde sokak köpeği Şarik'in öyküsünü anlatır. Dünya çapında bir bilim insanı olan Profesör Filipoviç, evine götürüp beslediği Şarik'i ameliyat ederek, er bezlerini ve hipofiz bezini adi bir suçlununkilerle değiştirir. Köpek arsız, yüzsüz, şehvet düşkünü ve kaba saba bir insana dönüşür. Şarik insan haliyle profesörün hayatını cehenneme çevirse de, Sovyet bürokrasisinde kendine bir konum edinebilecektir.

Komünistlerin küçük burjuva değerlerinin üstünde yeni bir Sovyet insanı yaratma ideallerini hicveden Köpek Kalbi, Bulgakov'un en çok tartışılan yapıtıdır.

Kitap Bilgileri:

Çeviri: Mustafa Kemal Yılmaz
Yayın evi: İş Bankası
Sayfa Sayısı: 132
Baskı Yılı: 2021

Konu olarak çok enteresan bir kitap. Profesör ameliyat ile bir köpeği insana dönüştürüyor, ameliyatı yapmaktaki asıl amacı başka tabi ki.. Daha sonrasında oluşturduğu yaratık başına bela oluyor. Daha çok sovyet toplumunu eleştirmek üzerine yazılmış bilim kurgu türünde bir kitap.

''İşin kötüsü, kalbi artık köpek kalbi değil.. İnsan kalbi! Hem de bir insanın sahip olabileceği en adi kalp''



Keyifli okumalar....
 

23 Şubat 2022 Çarşamba

HAYVAN ÇİFTLİĞİ

Hayvan Çiftliği / George Orwell

Arka Kapak:

İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki "reel sosyalizm"in  eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.

Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.

Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.

Kitap Bilgileri:

Çeviri: Celal Üster

Yayınevi: Can

Sayfa Sayısı: 151

Baskı Yılı: 2020

Bu kitabı çok severek okudum ve konusunu çok ilginç buldum. Hayvanlar üzerinden çok güzel bir sistem eleştirisi yapılmış. Günümüzde de bu kitaptaki benzer olaylar birçok ülkede hala yaşanmaya devam ediyor. Kitapta şu tarz olaylar çok ilgimi çekti mesela ''Hiçbir hayvan yataklarda yatmayacak'' diye karar alınıyor. Daha sonrasında yönetilenler değil de yöneten domuzlar yataklarda yatmaya başlıyor. Bu durum sorgulandığında ise ''Hiçbir hayvan çarşaf serili yatakta yatmayacak, diyordu. Bizler çarşaf olmadan battaniye ile yatıyoruz. Görevimizi yerine getiremeyecek kadar yorgun düşmemizi istemezsiniz değil mi? '' diye de cevap veriliyor diğer hayvanlara. Ne yaparlarsa kendi rahatları için değil de diğer hayvanlara daha iyi bir hizmet sunabilmek adına yaptıklarını belirtiyorlar. 

Kafa yoran enteresan bir kitap ve kesinlikle okunması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.


Keyifli okumalar..

17 Şubat 2022 Perşembe

KORKU

Korku / Stefan Zweig

Arka Kapak:

Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer.

Korku, insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.

Kitap Bilgileri:

Çeviri: İlknur İgan
Özgün Adı: Angst
Baskı Yılı: 2020
Sayfa Sayısı: 70
Yayın evi: İş Bankası Kültür Yayınları

Stefan Zweigh öyküsü, aldatılmak üzerine geçen bir olayı ve sahip olduklarını kaybetme korkusunu anlatıyor. Birini aldatmak ve her an yakalanırım korkusunu yaşamak ve böyle bir hayat sürmek üzerine kısa bir öykü. Sonunda biraz şaşırsam da işlenen olay biraz eksik kalmıştı. Böyle bir durumda ben olsam ne yapardım diye de düşünmedim değil. 



Keyifli okumalar...

28 Ocak 2022 Cuma

SIRBİSTAN GEZİM - BELGRAD

SIRBİSTAN GEZİM - BELGRAD


Sırbistan'a gitmeden önce çok fazla ön yargım vardı. Bunlar biraz yıkıldı. Karadağ Kotor'dan akşam saat 7 de yola çıktık Belgrad'a vardığımızda saat sabah 6 gibiydi. Yolculuk uzun sürdüğü için gece yolculuğunu tercih ettik. Sabah saatlerinde otobüsten iner inmez hostele gitmek istedik ama hem hosteli bulmakta biraz zorlandık çünkü otogara çok uzaktı. Başka bir yerde kalmayı düşündük daha yakın bir mesafede ama öyle bir imkanda bulamadık. Otogara yakın mesafede hiçbir yer bulamadık. Kısacası Sırbistan'da konaklama konusunda biraz sorun yaşadık. Hostele gittiğimizde de bizi kabul edemeyeceklerini tüm odaların dolu olduğunu söylediler. Rezervasyonumuz vardı ama giriş saati 14.00'dı. 

                             

Bildiğiniz sokakta kaldık. Uzun bir otobüs yolculuğu yapmışız uykusuz bir haldeyiz, karnımız aç ve sabah saatleri her yer kapalı. Hava soğuk zaten o ayrı bir konu, hostel sahibi gidin giriş saatinizde gelin dedi. Bizde bavulları orada bırakmayı teklif edip dışarı çıktık. Orada beklememize de izin verilmedi. Soğuk havada sokaklarda dolaşmaya başladık, bir iki börekçi tarzı yer dışında her yer kapalıydı. 
Kaldığımız yer Guest House Miss isimli hosteldi. 

                     

Bir yerde oturup börek tarzı bişeyler yedikten sonra mecburen gezmeye başladık. Normalde biraz dinlenip kendimize geldikten sonra gezerdik ama öyle bir imkan olmadı. Hava soğuk olduğu için müze gezmeye karar verdik, asıl gezmeyi planladığımız yer, kalacağımız yere uzak olduğu için yakınlardaki müzeleri gezelim diye düşündük. 

                     

Nikola Tesla müzesine gittik ancak, müzedeki görevli müze açık olmasına rağmen bizi içeri almadı. Yabancılar için giriş saati 12.00 dedi ve o saatten sonra gelmemizi söyledi. Tuhaf bir şekilde diğer müzeler de 12.00 'de açılıyordu. Pandemi nedeniyle olabilir bilemiyorum. Sırbistan'da PTT Müzesi olduğunu gördük ve oraya girdik. Müzedeki eserler üzerinde de türkçe posta ve ptt yazıyordu.


Sabah saatleri olduğu için müzede bizden başka kimse yoktu. Yaşlı bir amca müze görevlisiydi, onunla biraz sohbet etmeye çalıştık ama ingilizce bilmiyordu. Biz ingilizce o sırpça bir şekilde konuşup anlaştık ve bize resimde gördüğünüz dergi ve kartpostalları hediye etti. Sırbistan'daki PTT Müzesinden böylece hatıralarım oldu. Sırbistan'daki tek güzel anım buydu diyebilirim.


Sırbistan' da çoğunluk gezilecek yerler Kalemegdan Kalesi ve Parkı çevresinde bulunuyor. Ertesi gün dinlenmiş bir şekilde buraları da gezdik. 


Son gün Slavija Square meydanından kalkan otobüs ile Nikola Tesla Havaalanına gittik. Oradan da Türkiye'ye dönüş yaptık.

 

20 Ocak 2022 Perşembe

KARADAĞ (MONTENEGRO) GEZİM - BUDVA

KARADAĞ (MONTENEGRO) GEZİM - BUDVA


Önceki yazımda bahsettiğim gibi Karadağ'da kaldığımız iki gün boyunca aralıksız yağmur yağdı. Yağmurlu havada gezmekte biraz zor oldu açıkçası. 


Karadağ'daki ikinci günümüzde Kotor otogarından Budva'ya giden otobüslerle 2 euroya yolculuk yaptık. Kotor - Budva arası en fazla 1 saat sürüyor. Aslında amacımız Sveti Stefan'ı görmekti. Budva'da sahil boyu dolaştık, kalenin olduğu yerleri gördük, daha sonrasında Kotor'a geriye döndük malesef.


Budva sahilde çok güzel yürüyüş parkuru var aslında orası manzaraya karşı yürünebilir ama hava şartlarından dolayı biz tamamını yürüyemedik. Eğer Karadağ'a gelecekseniz kesinlikle yaz aylarında gelin ve plajların tadını çıkarın muhteşem denizi, plajları var.


 

14 Ocak 2022 Cuma

KARADAĞ (MONTENEGRO) GEZİM - KOTOR

KARADAĞ (MONTENEGRO) GEZİM - KOTOR


Balkan ülkeri arasında en sevdiğim ve gitmekten hiç bıkmam dediğim tek ülke ve tek yer Kotor. Kotor'un doğal güzellikleri o kadar muhteşemki anlatılmaz yaşanır. İnşallah günün birinde kısa bir sürede olsa Kotor'da yaşamak nasip olur. 


Mostar'dan Kotor'a bilet bulmakta biraz zorluk yaşadık. Sadece sabah saat 8 gibi otobüs vardı. Aslında yol uzun sürdüğü için akşam yolculuk yapmayı planlamıştık ama bilet bulamayınca bir günümüz yolculuk ile geçti. Ülkeye girişte 2 doz aşı olanlardan pcr testi istenmiyor aşı kartı olması yeterli oluyor. Sınır geçişinde hiçbir sorun yaşamadık. Kotor'a vardığımızda akşamüstü saat 5 gibi falandı. Yol cidden uzun sürüyor. Yine Mostar'dan Kotor'a giderkende yol üzerinde çok güzel manzaralar var. Otobüs camından manzaraya bakarken aklımdan hep şu düşünceler geçti. "Aslında otobüs ile değil de araba kiralayıp yola çıkacaksın istediğin yerde dur manzaranın tadını çıkar istediğin gibi gez." 


Bu sefer ki gidişimizde farklı bir yerde kaldık, Old Town içerisinde yine ortaçağdan kalma bir yapı olan Centrum Hostel'de kaldık. Bu hosteli de kesinlikle gözüm kapalı tavsiye ederim. Hostel sahibi çok efendi, güleryüzlü ve yardımsever biri. Burada da yine 2 gece kaldık. Kotor da iken hava çok yağmurluydu tüm gün yağmur yağdı ve çok fazla gezemedik. Dönüş için otobüsümüz de akşam saatlerindeydi ve hostelden normalde sabah çıkmamız gerektiği halde biz akşama kadar kaldık. Tabiki hostel sahibi ile konuştuk o da sorun yok istediğiniz kadar kalın dedi. Ekstra hiçbir ücrette istemedi. 


Resimdeki de hostelin kedisi. Kendisi yanıma geldi, yatağın üzerine kuruldu.


Kotor'dayken 2 gün boyunca aralıksız yağmur yağdı. Yağmur nedeniyle çok fazla gezemedik. Aslında kaleye çıkıp şehir manzarasını izlemek gibi bir hayalim vardı. Kotor körfezini tepeden görmeyi çok istiyordum, olmadı. Bizde hem yağmurdan sakınmak için hemde hostelde kalmamak için Old Town içerisinde bulunan Kotor Deniz Müzesini gezdik. Müzeye giriş ücretsizdi. 


Müze içerisinde çok güzel eserler, denizcilikle ilgili tablolar vardı. Alttaki resimde yer alan şişeler zamanında içerisine not yerleştirilip denize bırakılarak uzaklardaki sevgiliye gönderilmiş şişeler. 

                                                    

8 Ocak 2022 Cumartesi

BOSNA HERSEK GEZİM - MOSTAR, BLAGAJ

BOSNA HERSEK GEZİM - MOSTAR, BLAGAJ 


Daha önceki Saraybosna yazımda bahsettiğim gibi Saraybosna'dan Mostar'a otobüs ile yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk yaptık. Mostar'da daha önceki gelişimizde kaldığımız Hostel Dino da kaldık. Daha önce kaldığımız, temiz güvenilir bir yer, sahibi de aynı hostel içerisinde yaşayan çok tatlı güleryüzlü bir hanımefendi. Yine geceliğine 10 Euro ödedik. Yıllar önce kaldığımızda da aynı fiyattı, fiyatlarda değişiklik olmamış buna baya şaşırmıştık. Hostel Mostar köprüsüne de çok yakın rahatlıkla gezebilirsiniz. 

Mostar köprüsünü gördükten sonra bakırcılar çarşısı olan kısımları dolaştık. Mostar akşamları bir başka güzel oluyor, nehir kenarında oturup öylece manzarayı izlemek su sesini dinlemek insana iyi geliyor. Biz toplamda iki gece Mostar'da kaldık. Bosna'da savaşla ilgili müzeleri de görmeyi çok istiyordum. Saraybosna'da müzeler kapalıydı ve Mostar'da da pandemi nedeniyle aynı şekilde müzeler kapalıydı malesef içerisine giremedik.

Mostar'a kadar gelmişken yakın mesafede bulunan Blagaj'a da gitmeye karar verdik. 2. günümüzde Park Zrinjevac yakınındaki Spanjolski Trg adlı duraktan otobüs ile yaklaşık olarak 30 dakika da Blagaj'a vardık. Anladığımız kadarıyla otobüsler çok sık geçmiyor, durakta tabelaya otobüs saatlerinin olduğu bir kağıt asmışlar hangi numaralı otobüs saat kaçta gelecek orada yazıyordu. Biz de orada yazan bilgiye göre gidiş ve dönüş saatlerimizi ayarladık. 


Blagaj'da kesinlikle Bosna'da görülmesi gereken yerlerden. Çok güzel bir manzarası var. Blagaj Alprenler Tekkesini de ziyaret edebilirsiniz. Tekkeye girişler ücretliydi, fiyatlarını tam olarak hatırlamıyorum. Nehir kenarında kurulmuş çok fazla cafe, restorant var ayrıca tekkenin olduğu kısma doğru giderken yol üzerinde de hediyelik eşya satan yerler bulunuyor.


1 Ocak 2022 Cumartesi

BOZKIR BİR YOLCULUK HİKAYESİ

BOZKIR Bir Yolculuk Hikayesi / Anton Çehov 

Arka Kapak:

Yaratıcılığının dönüm noktası olarak kabul edilen bu eserinde Çehov, Ukrayna bozkırındaki bir yolculuğun hikayesini dokuz yaşında bir çocuğun gözünden anlatır. Eğitimi için annesinden ayrılıp dayısıyla birlikte yola koyulan Yegoruşka capcanlı bir dünyada bulur kendini. Bu yolculukta bütün hiyerarşisi ve tüccarların, din adamlarının, köylülerin, işçilerin ve arabacıların arasına karışır. Bozkırda doğal akışında sürüp giden yaşamın çocuğun duyuları ve duyguları üzerinde bıraktığı etkiler, Çehov'un ustaca ete kemiğe büründürdüğü belalı Dımov'a karşı beslediği düşmanlık, dalgalanan ruh halleri şaşırtıcı ölçüde gerçekçi bir üslupla aktarılır.

Rus yaşam biçiminin ve ruhunun canlı imgelerini gözümüzün önüne getiren şiirli bir dille tasvir edilen bozkır, renkleri, sesleri ve kokularıyla hikayenin ana karakterlerinden biridir adeta. Üzerinde yolculuk eden insanlardan bağımsız, kendi yaşamını sürer, soluk alıp verir. Çehov bozkırla insan varoluşu arasındaki paralellikler aracılığıyla doğayla insan arasında simbiyotik bir ilişki kurmuştur.

Kitap Bilgileri:

Çeviri: Ayşe Hacıhasanoğlu

Sayfa Sayısı: 115

Baskı Yılı: 2021

Kitabı genel olarak beğendim. Okumaya başlamadan önce konusu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Kapak resmi ilgimi çektiği için ve seyahat etmeyi sevdiğim için merak edip aldım. Kitapta konusu geçen yolculuk boyunca kahramanımız Yegoruşka'nın duygularını hissedebiliyorsunuz. Kitabı okurken Üniversite'ye gitmek için ailemden ayrıldığım zaman hisettiklerim aklıma geldi. İçimi kimsesizlik, yalnızlık duygusu kapladı açıkçası. İnsan ailesinden ayrı kalınca kendi başının çaresine bakmayı, yalnızlığı bir şekilde öğreniyor. 

Kitaptan Alıntılar:

Bilim kimine fayda sağlar, kiminin de aklı karışır. Kız  kardeşim, anlayışı kıt bir kadın, her işi aristokrat gibi yapmaya kalkıyor, Yegorka'dan bir bilgin çıkarmak istiyor, benim yanımda çalışsa Yegorka'yı ilelebet mutlu kılabileceğimi ise hiç anlamıyor. Bunu size şöyle açıklayayım: Herkes bilgin ve soylu olacak olsa, ticaret yapacak, ekin ekecek kimse kalmaz. Herkes açlıktan ölür. 
Ama herkes ticaret yapacak ve ekin ekecek olursa da bilim öğrenecek kimse kalmaz.

Okumak ışıktır, cehaletse karanlık...

Akıl inançla birleşince Tanrı'nın istediği meyveleri verir.

Varlık nedir? Varlık kendisini gerçekleştirmek için başkasını gerektirmeyen özgün bir şeydir.

Göğün derinliklerine uzun süre gözünü ayırmadan baktığında, düşüncelerle ruh, yalnızlığın bilincinde birleşirler nedense. Kendini çaresizce yalnız hissetmeye başlarsın, daha önce yakın ve kendine ait saydığın her şey sonsuz biçimde uzak ve değersiz olur. Binlerce yıldır gökyüzünden bakan yıldızlar, insanın kısacık yaşamını umursamayan anlaşılmaz gökyüzü ve sis, onlarla göz göze kaldığın ve anlamlarını kavramaya çalıştığında suskunluklarıyla ruhunu ezerler; her birimizi mezarda bekleyen yalnızlığa aklımız takılır ve yaşamın içyüzü, özü umutsuz ve korkunç görünür...



Keyifli Okumalar..

28 Aralık 2021 Salı

BOSNA HERSEK GEZİM - SARAJEVO

 BOSNA HERSEK GEZİM - SARAJEVO


Yıllar sonra yeniden bosnaya bir yolculuk yaptım. Türkiye'den Saraybosna'ya 400 TL ye uçak bileti bulduk. Yola çıkmadan önce korona ile ilgili endişelerimiz vardı. Ancak ülkeye girişte aşı olduysanız aşı kartınızı göstermeniz yeterli oluyor ayrıca test istenmiyor. Yine de gitmeden önce Bosna Büyük Elçiliği ile irtibata geçerseniz sizin için iyi olur. Biz öyle yapmıştık. Ülkede, biz gittiğimizde insanlar serbestçe maskesiz bir şekilde dolaşıyorlardı bir kısıtlama yoktu. Saraybosna'da uçaktan inince şehir merkezine ulaşım da çok kolay havaalanı önündeki duraktan şehir merkezine 5 bosna markına otobüs ile gidebiliyorsunuz. İlk gün gider gitmez hemen bavulları bırakıp gezimize başladık.Biz daha uyguna geldiği için hostelde kalmayı tercih ettik. Geceliği 10 euro sabah kahvaltısı dahil olarak Hostel Franz Ferdinand'da kaldık. Hostelin içerisi tasarımı gerçekten güzeldi beğendik. Sabah kahvaltı olarak Müsli, Yumurta, Reçel falan vardı. Çok birşey beklemeyin, biz belki yöresel birşeyler görürüz diye düşünmüştük ama kahvaltı zayıf kaldı. Temizlik yönünden ve diğer yönlerden güzeldi. Türkçe bilen çalışanı da vardı gayet güleryüzlü biriydi.  

Kendimizi hiçte yurt dışında gibi hissedemedik. Daha önce gelmiş olmanın verdiği bir histi galiba. Baş Çarşı da biraz gezindikten sonra Beyaz Tabya'ya doğru yürüdük ve tepeye çıkıp şehir manzarasını izledik. Daha önceki gezimizde Beyaz Tabya'ya gitmemiştik. Tepede bir cafe yada restorant baktık ama hiç biri yoktu. Orada yaşayan gençler yanlarında içecek birşeyler getirip manzaraya karşı oturuyorlardı. Daha sonrasında Aliya İzzetbegovic'in mezarını ziyaret edip, Baş Çarşı sokaklarında gezindik. 


Bosna'ya gelmişken meşhur böreklerinide yedik tabiki.. Su Sebilinin olduğu yerde insanlar dans ediyorlardı. Nedenini pek anlayamasakta danslarını, halay çekişlerini de görmüş olduk. Gayet güzel ve eğlenceliydi. Bizim için güzel bir anı oldu. 



Sarajevo'da bir gece kaldıktan sonra ertesi sabah Mostar'a doğru yola çıktık.  Bilet fiyatlarını malesef hatırlayamadım. Otobüs ile yaklaşık 4 saat kadar yol gittik.  Yol boyunca da güzel manzaralar vardı.  

2021 OKUDUKLARIM

2021 OKUDUKLARIM


2021 OKUDUKLARIM

Bu yıl okuma yönünden çokta verimli geçmedi. Hem okul hem iş yeterince yorucu ve okumaya zaman bulamadım. Belki de bahanem bu. Önümüzdeki yıl bolca okumayı istiyorum umarım istediğim gibi geçer. Felsefeye merak saldım ve felsefe ile ilgili okumalar yapmak istiyorum.


1.Camdaki Kız - Gülseren Budayıcıoğlu - Türkiye

2.Efsuncu Baba - Hüseyin Rahmi Gürpınar - Türkiye

3.Cimri - Moliere - Fransa

4.Ali ve Nino - Kurban Said - Azerbaycan

5.Ermişin Bahçesi - Halil Cibran - Lübnan

6.Vişne Bahçesi - Anton Çehov - Rusya

7.Martın Eden - Jack London - ABD

8.Canım Aliye, Ruhum Filiz - Sabahattin Ali - Türkiye

9.Bir Kuzey Macerası - Jack London - ABD

10.Dört Anlaşma - Don Miguel Ruiz - Meksika

11.Geçmişe Yolculuk - Stefan Zweig - Avusturya

12.Lyon'da Düğün - Stefan Zweig - Avusturya

13. Vanya Dayı - Anton Çehov - Rusya

14. Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma - Stefan Zweig _ Avusturya

15.Mecburiyet - Stefan Zweig - Avusturya

16.Malta'dan Mefharet Hanıma Sürgün Mektupları - Ali Çetinkaya - Türkiye

17.Babaya Mektup - Franz Kafka - Çekya

18.Yakıcı Sır - Stefan Zweig - Avusturya

19.Aforizmalar - Franz Kafka - Çekya

20.Bozkır Bir Yolculuk Hikayesi - Anton Çehov - Rusya 


26 Aralık 2021 Pazar

AFORİZMALAR

 AFORİZMALAR/ Franz Kafka

Arka Kapak:

Kafka, içinde yaşadığı dönemin, o dönemin olaylarının değil, gelmiş geçmiş tüm zamanların toplumsal mekanizmalarının yarattığı yalnızlığı, anlamsızlığı betimlemiştir. 

Kuşkusuz, karanlık bir tablodur bu. Bu karanlık tabloyu aydınlatan ise Kafka Güneşi'dir. Gecenin en yoğun anında doğan, karanlığın tüm gizlerini açığa vuran ışığıyla, bizlere, insanlara yalansız bir dünya göstermeye çalışan, bunu handiyse özür dilercesine mırıldanarak gerçekleştiren, son aşamada da pişman olup tüm yazdıklarının yakılmasını ( bunu hiçbir zaman yerine getirmeyecek bir dostundan istemiş olsa da ) isteyen, hiçlikten sahici bir dünya yaratan bir insan.

Eğer Kafka'nın yapıtında manevi değerler ve umut aranıyorsa, burada aranmalı. Ve bu aforizmalar da bu ışığın altında okunmalı.

Bu kitap, Kafka'nın ardında bıraktığı tamamlanmış ender elyazmalarından biridir. Tüm aforizmalar Kafka tarafından tek tek numaralandırılmıştır. Max Bord,  altısı, küçük okul defterlerine yazılmış aforizmalardan, kısa öykücüklerden, çeşitli konulardan oluşan bu elyazmaları "yığınını" Taşrada Düğün Hazırlıkları başlığıyla tek bir kitapta toplamıştır. Daha sonraları birçok ülkede, bu kitaptan küçük başka kitaplar üretilmiştir. Babaya Mektup ve Aforizmalar gibi. Bu kitaptaki aforizmaların tam olarak ne zaman yazıldığını bilmiyoruz. 

Bir sayfadaki 1917 tarihiyle Günlükte yer alan benzer cümleler, aforizmaların 1917-18 yılları arasında yazıldığına işaret etmektedir. Max Bord, bu aforizmalara "Günah, Acı çekme, Umut ve Gerçek Yol Üzerine Derin Düşünceler " başlığını uygun görmüştür. Ama Kafka, bu elyazmalarına bir ad vermediğine göre, en uygun başlık, kuşkusu, yazın alanındaki bu türün genel adı olan Aforizmalar'dır. Hemen şunu da belirteyim ki, Kafka'nın tüm kitaplarında, özellikle Günlüklerinde ve mektuplarında yazılmış, çeşitli konularda, ayıklanacak olsa, başlı başına büyük bir kitap oluşturacak kadar aforizma vardır. 

Kitap Bilgileri:

Yayın evi: iş bankası kültür yayınları 

Çeviri: Osman Çakmakçı

Sayfa sayısı: 115

Baskı Yılı: 2021

Arka kapakta da yazdığı gibi aforizmalardan oluşan bir kitap. 

Tüm insani hatalar sabırsızlıktan, amaçla ilgili olanın zamansız kesintiye uğratılmasından ve sözde sorunun sözde bir çitle çevrilmesinden doğar. 

Doğru yol yüksekte değil,  yerin hemen üzerinde gerili bir ip boyunca ilerler. Üzerinde yürünmek için değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.

Belirli bir noktadan sonra geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir. 

Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı. 

Daha önce buraya hiç gelmemiştim: Daha başka türlü nefes alıyor insan burada, yanındaki yıldız, güneşten daha çok parıldıyor. 

Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olmayacağını anlamaktır mutluluk.

Hedef var, ama yol yok; yol dediğimiz şey tereddütten ibaret.

Dünyadaki uyumsuzluk, şükür ki, sadece sayısal bir uyumsuzluğa benziyor. 

Bir dayanak olmaktan çıkınca özgürleşir ruh ancak.



Keyifli okumalar..




25 Aralık 2021 Cumartesi

2021 İZLEDİKLERİM


 2021 İZLEDİKLERİM 

Diziler

Bridgreton
Vikings
Breaking Bad
112263
Normal People
Sense 8
Black Mirror
You
The Witcher
Reign
The Queen's Gambit


Diziler arasında en beğendiklerimden ilki 112263 oldu. Zamanda yolculuk konusu üzerine mükemmel bir dizi.  Diğeri ise Black Mirror. Yapay zeka ile ilgili olan dizinin her bölümü birbirinden bağımsız olarak ilerliyor. Film izler gibi dizi izledim. Her bölüm ayrı bir merak konusu oldu.

Filmler

Pardon
Ölü Ozanlar Derneği 
After
Tristan Isolde
Predestination 

Youtube Kanalları 

Evrim Ağacı 
Diamond Tema
Yiğit Can İç 
Gurbetçi Aile
Sergül Kato

26 Kasım 2021 Cuma

OKUYORUM, DİNLİYORUM, DİNLENİYORUM-2

OKUYORUM, DİNLİYORUM, DİNLENİYORUM


 

Uzun zamandır hiç paylaşım yapmadım. Yazmak aklıma gelmedi bile.. Şu sıralar öyle kötü bir ruh halindeyim ki.. İşle ilgili sorunlar, yaşamla ilgili sorunlar, sorunlar, sorunlar, sorunlar, bitmek bilmiyor.. Hayat hep bi inişli çıkışlı değil mi zaten.. ?

Kendimi toparlamak adına bir haftalık bir inzivaya çekildim. Bu bir haftada okudum,  dinledim, dinlendim. Sınavlarım vardı birde onlara çalıştım bunu da es geçmeyelim.  

Neler okumuşum? 

Jack London Bir Kuzey Macerası kitabını okudum. Çok kısacık bir hikayeden oluşuyordu.  Bir günde bitti.

Resimde gördüğünüz Dört Anlaşma kitabına başladım. Bu kitap çok fazla tavsiye edilen bir kitap uzun zamandır aklımdaydı.  Şuan alıp okumaya başladım.  Kişisel gelişim tarzı bir kitap çok incecik... Biraz ruh halimi toparlar belki.. Aslında hayat çok kısa ve bazı şeyleri çok fazla dert ediniyoruz bu yanlış biliyorum. Fakat elimde değil bazen o derdi yaşayıp sonra da tüm sıkıntıları üzerimizden atıp hayata devam etmek gerekli.. Bende öyle yapıyorum.  Şuan geçmişe bakıp bir şeyleri süzgeçten geçirdikten sonra bazı yaşanan olaylardan ders çıkarılması gerektiğini görüyorum. Hayat üzülmek için çok kısa.. Mutluluğu elde etmek gerek.. Aslında mutlulukta anlık bir olay bir hocamın dediği gibi insan mutlu olmayı değil huzuru aramalı.. Size huzur veren yerde, huzur veren insanların arasında olun... 

İkinci kitabım Sapiens bu kitaba uzun zaman önce başladım.  Ara vermiştim tekrar okuyorum şuanda içerisinde dinler, ekonomi gibi birçok konu hakkında bilgi var. Ekonomi alanında yazılmış kitapları okumayı planlıyorum. 

Son kitabımda Sürgün Mektupları,  geçenlerde Sabahattin Ali'nin mektuplarından oluşan Canım Aliye, Ruhum Filiz kitabını çok zevk alarak okudum. Ardından bu kitaba başladım.  Bu kitapta mektuplardan oluşuyor. Eskiler ne güzelmiş.  Mektuplar da geçen o güzel kelimeler insanın içini ısıtıyor.  Yeryüzünde aşk varmış dedirtiyor.  

Dinlediklerim 

Evgeny Grinko Valse bu besteyi dinliyorum.  Eğer dertli iseniz sizi ağlatıyor. Mutlu anınızda da hayaller kurduran bir beste. Her iki ruh haline de hitap ediyor.