Etiketler

yorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Temmuz 2024 Pazartesi

DEĞİRMEN

Sabahattin Ali

Arka Kapak:

''İşte adaşım, sana seven bir Çingene'nin hikayesi. Çiçeklerin açtığı bir mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek hoş şeydir... (...) Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir. 
                                                                 Değirmen'den

Türk edebiyatının ''özgür'' sesi Sabahattin Ali'den yıllara meydan okuyan öyküler...

Kitap Bilgileri:

Yayın evi: Yapı Kredi Yayınları
Baskı yılı: 2023
Sayfa sayısı: 137

Çok kısacık ama güzel öykülerden oluşan bir kitap. Sabahattin Ali ne yazsa okurum, kalemini çok seviyorum. Kitabı Mısır'a seyahat ederken yanıma almıştım. Uçakta ve otobüs yolculuğu sırasında okudum. Yolculuk sırasında okumak çok keyifliydi ancak bazen okurken uyuya kaldığımda oldu. İçerisinde en beğendiğim öyküler 'Kırlangıçlar' ve 'Bir Siyah Fanila İçin' oldu. Aslında liyakatsizliği, yönetimle ilgili bazı sorunları çok güzel bir şekilde öykü içerisinde anlatmış. Kısacası okuması keyifli güzel bir kitaptı.



Keyifli okumalar..
 


29 Eylül 2023 Cuma

DORIAN GRAY'İN PORTRESİ

Oscar Wilde

Arka Kapak:

Wilde'ın zamanında büyük tartışmalar yaratan, pek az övgüye karşılık son derece sert eleştirilere maruz kalan, hatta yargılanırken aleyhinde delil olarak gösterilen tek romanıdır. Yazarın ''sanat, sanat içindir'' manifestosu olarak okunabilecek önsözünde de belirttiği gibi, kötülük ve erdemin sanatsal bir malzeme olarak kullanıldığı edebi eserlerin şahikasıdır. Ebedi gençlik ve güzellik dileği kabul olan ve insanı insan yapan değerlerden giderek uzaklaşıp yozlaşan Dorian Gray, Wilde'ın dünya edebiyatında eşine nadir rastlanan anlatımıyla ölümsüzlüğe kavuşur. Dorian Gray'in Portresi defalarca sinemaya uyarlanmış, pek çok sanat dalına da ilham vermiştir.

Kitap Bilgileri:

Sayfa sayısı: 268
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviren: Didar Zeynep Batumlu
Baskı yılı: 2021

Kitabı genel olarak sevdim. Aslında çabuk okunacak bir kitap ama ben okumakta biraz zorlandım ve aylarca elimde süründü. 

Kitaptan Alıntılar:

Yaşamımızı özgür irademizle, karar vererek yönlendiremiyoruz. Yaşam denilen şeyin kendisi sinirlerle, dokularla, hücrelerle ilgili bir şeydir; düşünceler bu hücrelere gizlenir, arzular buralarda konuşlanıp hayaller kurar. 

''Halkımız gelişme gösterdi''
''Çürüme ve yozlaşma beni daha çok çekiyor.''
''Peki ya sanat?''
''Sanat bir illettir.''
''Aşk?''
''Bir yanılsama.''
''Din?''
''İnancın yerine geçen moda akımı.''

Günümüzde insanlar her şeyin fiyatını biliyorlar da hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar.

Kelimeler! Sadece kelimeler! Ne korkunçtu onlar! Ne kadar apaçık, canlı ve insafsızdılar!

Oysa yaşamın amacı kendi kendini geliştirmek, tekamül etmektir. Dünyaya gelme sebebimiz özümüzün farkına varmaktır. Bugünlerde insanlar kendilerinden korkar oldu. Görevlerin en ulvisini, kendilerine karşı olanı unuttular. Hayırseverler hayırsever olmasına, açları doyurup yoksulları giydiriyorlar. Gelgelelim kendileri çırılçıplak, ruhları açlıktan kıvranıyor.








Keyifli okumalar....







17 Mart 2022 Perşembe

ÜÇ BÜYÜK USTA - Balzac, Dickens, Dostoyevski

Üç Büyük Usta / Stefan Zweig

Arka Kapak:

Stefan Zweig Üç Büyük Usta'da, üç büyük yazarın yaşam öyküleri üzerinden okurlarını edebiyat tarihine, edebi dehanın sınırlarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

''Toplumun romanını yazan'' ve kendi gücünü dünyaya kabul ettirmek isteyen Balzac, ''ailenin romanını yazan'' ve döneminin İngiliz kültürüyle özdeşleşen Dickens, 'bireyin romanını yazan'' ve yaşamla ölüm, dehayla çılgınlık arasında gidip gelen Dostoyevski hem birer yazar, hem de gerçek birer kişilik olarak Zweig'in bu eserinde karşımıza çıkıyor.

Kitap Bilgileri:

Yazar: Stefan Zweig
Çeviri: Nafer Ermiş
Sayfa sayısı: 217
Baskı yılı: 2020

Kitabı okumakta çok zorlandım, çok yavaş ilerledi. Eğer Balzac, Dickens ya da Dostoyevski'ye karşı bir ilginiz yoksa bu kitabı okumanıza gerekte yok diye düşünüyorum. Kitapta onların yaşamlarından daha çok edebi kişiliklerinden, eserlerinden, eserlerini nasıl ortaya koyduklarından bahsediliyor. Bu yönden benim için olmasa da olur bir kitaptı. Üç yazar için üç ayrı bölümden oluşuyordu, ben daha çok Dostoyevski'yi merak ettiğim için okudum. Kitapta Amor Fati kavramından da bahsediyordu, bu konu ilgimi çekti. Dostoyevski için ''O sonsuz amor fati'siyle kaderini, onun bütün yüklerini ve tehlikelerini sevdiği gibi hastalığını da sevmiştir.'' diyordu. Dostoyevski'nin sara hastası olduğunu da bu kitap ile öğrenmiş oldum. Yazarların hayattayken türlü zorluklarla mücadele etmesi ve çokta önemli kişilikler olmaması ama öldükten sonra aradan bu kadar yıl geçmesine rağmen dünyaca ünlü olmaları çok garip değil mi? 



Keyifli okumalar...
 

1 Ocak 2022 Cumartesi

BOZKIR BİR YOLCULUK HİKAYESİ

BOZKIR Bir Yolculuk Hikayesi / Anton Çehov 

Arka Kapak:

Yaratıcılığının dönüm noktası olarak kabul edilen bu eserinde Çehov, Ukrayna bozkırındaki bir yolculuğun hikayesini dokuz yaşında bir çocuğun gözünden anlatır. Eğitimi için annesinden ayrılıp dayısıyla birlikte yola koyulan Yegoruşka capcanlı bir dünyada bulur kendini. Bu yolculukta bütün hiyerarşisi ve tüccarların, din adamlarının, köylülerin, işçilerin ve arabacıların arasına karışır. Bozkırda doğal akışında sürüp giden yaşamın çocuğun duyuları ve duyguları üzerinde bıraktığı etkiler, Çehov'un ustaca ete kemiğe büründürdüğü belalı Dımov'a karşı beslediği düşmanlık, dalgalanan ruh halleri şaşırtıcı ölçüde gerçekçi bir üslupla aktarılır.

Rus yaşam biçiminin ve ruhunun canlı imgelerini gözümüzün önüne getiren şiirli bir dille tasvir edilen bozkır, renkleri, sesleri ve kokularıyla hikayenin ana karakterlerinden biridir adeta. Üzerinde yolculuk eden insanlardan bağımsız, kendi yaşamını sürer, soluk alıp verir. Çehov bozkırla insan varoluşu arasındaki paralellikler aracılığıyla doğayla insan arasında simbiyotik bir ilişki kurmuştur.

Kitap Bilgileri:

Çeviri: Ayşe Hacıhasanoğlu

Sayfa Sayısı: 115

Baskı Yılı: 2021

Kitabı genel olarak beğendim. Okumaya başlamadan önce konusu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Kapak resmi ilgimi çektiği için ve seyahat etmeyi sevdiğim için merak edip aldım. Kitapta konusu geçen yolculuk boyunca kahramanımız Yegoruşka'nın duygularını hissedebiliyorsunuz. Kitabı okurken Üniversite'ye gitmek için ailemden ayrıldığım zaman hisettiklerim aklıma geldi. İçimi kimsesizlik, yalnızlık duygusu kapladı açıkçası. İnsan ailesinden ayrı kalınca kendi başının çaresine bakmayı, yalnızlığı bir şekilde öğreniyor. 

Kitaptan Alıntılar:

Bilim kimine fayda sağlar, kiminin de aklı karışır. Kız  kardeşim, anlayışı kıt bir kadın, her işi aristokrat gibi yapmaya kalkıyor, Yegorka'dan bir bilgin çıkarmak istiyor, benim yanımda çalışsa Yegorka'yı ilelebet mutlu kılabileceğimi ise hiç anlamıyor. Bunu size şöyle açıklayayım: Herkes bilgin ve soylu olacak olsa, ticaret yapacak, ekin ekecek kimse kalmaz. Herkes açlıktan ölür. 
Ama herkes ticaret yapacak ve ekin ekecek olursa da bilim öğrenecek kimse kalmaz.

Okumak ışıktır, cehaletse karanlık...

Akıl inançla birleşince Tanrı'nın istediği meyveleri verir.

Varlık nedir? Varlık kendisini gerçekleştirmek için başkasını gerektirmeyen özgün bir şeydir.

Göğün derinliklerine uzun süre gözünü ayırmadan baktığında, düşüncelerle ruh, yalnızlığın bilincinde birleşirler nedense. Kendini çaresizce yalnız hissetmeye başlarsın, daha önce yakın ve kendine ait saydığın her şey sonsuz biçimde uzak ve değersiz olur. Binlerce yıldır gökyüzünden bakan yıldızlar, insanın kısacık yaşamını umursamayan anlaşılmaz gökyüzü ve sis, onlarla göz göze kaldığın ve anlamlarını kavramaya çalıştığında suskunluklarıyla ruhunu ezerler; her birimizi mezarda bekleyen yalnızlığa aklımız takılır ve yaşamın içyüzü, özü umutsuz ve korkunç görünür...



Keyifli Okumalar..

26 Aralık 2021 Pazar

AFORİZMALAR

 AFORİZMALAR/ Franz Kafka

Arka Kapak:

Kafka, içinde yaşadığı dönemin, o dönemin olaylarının değil, gelmiş geçmiş tüm zamanların toplumsal mekanizmalarının yarattığı yalnızlığı, anlamsızlığı betimlemiştir. 

Kuşkusuz, karanlık bir tablodur bu. Bu karanlık tabloyu aydınlatan ise Kafka Güneşi'dir. Gecenin en yoğun anında doğan, karanlığın tüm gizlerini açığa vuran ışığıyla, bizlere, insanlara yalansız bir dünya göstermeye çalışan, bunu handiyse özür dilercesine mırıldanarak gerçekleştiren, son aşamada da pişman olup tüm yazdıklarının yakılmasını ( bunu hiçbir zaman yerine getirmeyecek bir dostundan istemiş olsa da ) isteyen, hiçlikten sahici bir dünya yaratan bir insan.

Eğer Kafka'nın yapıtında manevi değerler ve umut aranıyorsa, burada aranmalı. Ve bu aforizmalar da bu ışığın altında okunmalı.

Bu kitap, Kafka'nın ardında bıraktığı tamamlanmış ender elyazmalarından biridir. Tüm aforizmalar Kafka tarafından tek tek numaralandırılmıştır. Max Bord,  altısı, küçük okul defterlerine yazılmış aforizmalardan, kısa öykücüklerden, çeşitli konulardan oluşan bu elyazmaları "yığınını" Taşrada Düğün Hazırlıkları başlığıyla tek bir kitapta toplamıştır. Daha sonraları birçok ülkede, bu kitaptan küçük başka kitaplar üretilmiştir. Babaya Mektup ve Aforizmalar gibi. Bu kitaptaki aforizmaların tam olarak ne zaman yazıldığını bilmiyoruz. 

Bir sayfadaki 1917 tarihiyle Günlükte yer alan benzer cümleler, aforizmaların 1917-18 yılları arasında yazıldığına işaret etmektedir. Max Bord, bu aforizmalara "Günah, Acı çekme, Umut ve Gerçek Yol Üzerine Derin Düşünceler " başlığını uygun görmüştür. Ama Kafka, bu elyazmalarına bir ad vermediğine göre, en uygun başlık, kuşkusu, yazın alanındaki bu türün genel adı olan Aforizmalar'dır. Hemen şunu da belirteyim ki, Kafka'nın tüm kitaplarında, özellikle Günlüklerinde ve mektuplarında yazılmış, çeşitli konularda, ayıklanacak olsa, başlı başına büyük bir kitap oluşturacak kadar aforizma vardır. 

Kitap Bilgileri:

Yayın evi: iş bankası kültür yayınları 

Çeviri: Osman Çakmakçı

Sayfa sayısı: 115

Baskı Yılı: 2021

Arka kapakta da yazdığı gibi aforizmalardan oluşan bir kitap. 

Tüm insani hatalar sabırsızlıktan, amaçla ilgili olanın zamansız kesintiye uğratılmasından ve sözde sorunun sözde bir çitle çevrilmesinden doğar. 

Doğru yol yüksekte değil,  yerin hemen üzerinde gerili bir ip boyunca ilerler. Üzerinde yürünmek için değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.

Belirli bir noktadan sonra geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir. 

Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı. 

Daha önce buraya hiç gelmemiştim: Daha başka türlü nefes alıyor insan burada, yanındaki yıldız, güneşten daha çok parıldıyor. 

Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olmayacağını anlamaktır mutluluk.

Hedef var, ama yol yok; yol dediğimiz şey tereddütten ibaret.

Dünyadaki uyumsuzluk, şükür ki, sadece sayısal bir uyumsuzluğa benziyor. 

Bir dayanak olmaktan çıkınca özgürleşir ruh ancak.



Keyifli okumalar..