Etiketler

simyacı yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
simyacı yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Aralık 2016 Cumartesi

SİMYACI

SİMYACI / Paulo Coelho

  ARKA KAPAK:

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlana'nın ünlü Mesnevi'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir ''klasik'' yapıt haline geldi.

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir ''nasihatname'' ; ''Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?'' gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.

Kitap Bilgileri:

Orijinal adı: O Alquimista
Yazar: Paulo Coelho
Çeviren: Özdemir İnce
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Sayfa sayısı: 182
Baskı yılı: 2011

Bu kitabı daha önce neden okumamışım acaba? Kitap gerçekten çok güzeldi. Her yaştan insanın rahatlıkla okuyabileceği bir kitap. Roman değilde daha çok hikaye okur gibiydi. Sürükleyici, çabuk ilerliyor ve içinde verdiği mesajlar çok anlamlıydı. Kendi beğendiğim kısımları not ettim.

Kitaptan Alıntılar:

Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor.

Kitaplar dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.

Her şey bir ve tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar.

Bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar.

Tanrı, herkesin izlemesi gereken yolu yeryüzüne çizmiştir, yazmıştır. Senin yapman gereken, senin için yazdıklarını okumak yalnızca.

Ben de herkes gibiyim. Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.

Bir şeye karar vermek, başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada hiç öngöremediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.

Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir.

Sanki bütün kitaplarda sürekli tekrarlanan bir düşünce var gibiydi: Her şey, bir ve tek şeyin belirtisidir.

Yüreğimizi neden dinlemeliyiz? Çünkü yüreğin neredeyse hazinen de oradadır.

Neden yüreğimi dinlemek zorundayım? Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinliyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir; hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir.

Yüreğim acı çekmekten korkuyor. Yüreğine acı korkusunun acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez.

Umutsuzluğa teslim olma. Yoksa yüreğinle konuşmana engel olur.

Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: başarısızlığa uğrama korkusu.

Bunlar sadece benim beğendiğim ve not ettiğim kısımlarıydı, kitabın içinde bunlar gibi daha nice mesajlar var.

Keyifli okumalar...