“Hemen alın”: tüketim tuzağı isimli bir belgesel izledim. Belgeselde anlatılan çoğu şeyden haberim vardı. Markaların insanları daha fazla ürün satın almaya yönlendirmeleri, insanların satın alma alışkanlıklarının incelemesi ve tek tıkla alışveriş gibi yönlendirmeleri hakkında bilgi sahibiydim. Bu belgeselde bazı gerçekleri gözler önüne sermiş diyebilirim. Yüksek lisans tezimi hazırlarken müşteri tatmini ve müşteri değeri üzerine hazırlamıştım ve markaların daha fazla kar elde etmek için insanları nasıl etkilediklerini biraz olsun anlamıştım. Bana garip gelen kısmı markaların daha fazla ürün satmaya çalışması değil, ellerinde kalan sapa sağlam ürünleri israf ettikleri kısmıydı. Mesela belgeselde Bath and Body Shop çalışanı bir kişi diyor ki “Elimizde kalan satılmayan ürünleri çöp konteynırlarına atıyorduk ve evsiz insanlar bunları alıp kullanıyordu. Mağaza müdürü çöp konteynırına ürünleri dökerek atın diye uyardı ki evsiz insanlar kullanamasın.”Peki sebep ‘evsizlerin kullandığı bir marka olmak istemeyiz.’ Ne kadar acınası bir durum değil mi ? Elinizde kalan ürünleri gerçek bir indirim yaparak satsanız nasıl olur. Ya da firmamız hayır kurumlarına destek veriyor şeklinde bir slogan ile o ürünleri ihtiyacı olan insanlara reklam yaparak ulaştırsanız. Eminim ki birçok insan bu yaptığınız iyiliğe destek olmak için sizden daha fazla alışveriş yapmak isteyecektir. Ya da lüks tüketimi tercih eden insanlar bir daha sizden alışveriş yapmazlar öyle mi ? Mesela Amazonda çalışan başka bir kişide diyor ki “Sapasağlam ürünleri keserek çöpe atıyorlar ve bunun gibi birçok yeni ürün zarar verilerek çöpe atılıyor.” Sırf başkaları alıp kullanamasın ve marka değeri düşmesin diye amaç marka değerini korumak. H&M markasının eski kıyafetleri toplayarak geri dönüşüme destek verdiğini ve getirdiğiniz kıyafetlere karşılık bir miktar indirim uyguladığını biliyorsunuzdur belki de … Bu da mı yalan kardeşim ya .. evet buda yalan, amaç sizin vicdanınızı rahatlatmak ve daha fazla alışverişe yönlendirmek. Eskileri ya da giymediğini verdin geri dönüştürülecek ve yerine hemen yenilerini aldın ama o kıyafetler geri dönüştürülmüyor. Gana, Şili, Tayland gibi 3. Dünya ülkelerine gönderiliyor peki orada ne oluyor. En lüks markalar bile birer çöp yığınlarına dönüşmüş durumda. Çünkü geri dönüştürme maliyeti daha fazla tutuyor. İyi de banane diyebilirsiniz belki ama şöyle ki bunu söyleme şansımız yok. Orada mesela Gana da deniz kıyısında bir yere atılmış bu ürünler. Sadede kıyafette değil elektronik eşyalar da dahil o okyanustaki balıklar bu plastikleri yiyor ve ölüyür ya da yaşayan canlıların vücudunda mikro plastikler oluyor. Peki deniz aynı deniz, okyanus aynı okyanus değil mi aynı gezegende yaşamıyor muyuz? Haliyle su yolu ile bu mikro plastikler yediğimiz içtiğimiz her şeye karışıyor. Farkında olmadan plastik yiyoruz. Doğada hemen yok olmuyor yani atılan o çöpler bizlere farklı şekillerde dönüyor. İnsanlara hastalık olarak dönüyor, doğamız kirleniyor farkında mısınız? Lütfen bilinçli tüketici olalım. Fast Fashion diye moda türedi son yıllarda eskiden 2 sezon kıyafet üretilirken şimdi daha fazla üretildiğinden bahsediliyor. Şöyle bir durumda var isteseler çok uzun ömürlü telefon ya da çamaşır makineleri yapabiliyorlar ancak bilerek belli bir ömrü olan ürün üretiyorlar ki daha fazla kar elde etsinler . Bizlerde daha fazla satın alalım.
14 Mart 2025 Cuma
19 Ocak 2025 Pazar
2024 İZLEDİKLERİM
Filmler
İstanbul İçin Son Çağrı
Okuyucu
Barış Akarsu Merhaba
Lohusa
Lady Chatterley’nin Sevgilisi
Zaferin Rengi
The Goat Life
Çocukların Treni
Kabin Bagajı
Diziler
Şakir Paşa Ailesi
Upload
Empıres
Terzi
The Cook of Castamar
Kulüp
Bridgerton
3 Cisim Problemi
Queen Charlotte
Pera Palasta Gece Yarısı
Outlander
Better Than Us
Geçmişin Yankıları
Sısypmus the Muth
Tiyatro
Veda
Nilgün Belgün ile Aşk ve Komedi
Bir Yaz Gecesi Rüyası
Belgesel
Hemen Alın: Tüketim Tuzağı
Youtube Kanalları
Youtube Günlüğüm
Irmak Temel
Fatih Altaylı
Merve Monolog
Tuğba ve Ailesi
4 Ocak 2025 Cumartesi
ARALIK ALDIKLARIM
28 Aralık 2024 Cumartesi
2024 OKUDUĞUM KİTAPLAR
8 Aralık 2024 Pazar
NO BUY YEAR / takı
Sahip olduğum tüm takıları resimde paylaştım. Önümüzdeki yıl takıda almayacağım. Zaten takılara karşı bir düşkünlüğüm yok bu konuda zorlanmayacağımı düşünüyorum. Resimleri ile tüm eşyalarımı paylaşıyorum ki 1 yıl sonunda geldiğim noktayı tam olarak görebilmek istiyorum. Sayılar çokta önemli değil aslında sadece ve sadece kullanmadığım tüm eşyalardan kurtulmak ve kullanacağım ürünleri satın almak gibi bir alışkanlık kazanmak istiyorum. Umarım önümüzdeki 1 yıl boyunca bilinçli bir tüketici haline gelirim. Her ne kadar minimalist olmaya çalışsamda bazen çok bilinçsizce alışverişler yapıyorum.
30 Kasım 2024 Cumartesi
KASIM ALDIKLARIM

18 Kasım 2024 Pazartesi
NO BUY YEAR / Çanta
9 Kasım 2024 Cumartesi
NO BUY YEAR / Ayakkabı
4 Kasım 2024 Pazartesi
EKİM ALDIKLARIM
Peki bunları neden aldım. Bu ay paketini hiç açmadığım stokta beklettiğim güneş kremimi kullanmak için açtım ve ne olsun krem bozulmuş. Stok yapmayı bu yüzden istemiyorum artık, gerçekten o kadar şaşırdım ki…son kullanma tarihini bekletirken geçirmişim ve fark etmemişim. Bu yüzden stok yapmak yerine bundan sonra bittikçe yerine alacağım. Aldığım her şey parasının hakkını vermeli. Yazık günah ya ben o güneş kremini alabilmek için bir günümü harcadım çalıştım ve şuan param ve zamanım çöpe gitti. İşte bu yüzden minimal olmaya ve paramı gereksiz yere harcamamaya çabalıyorum.
Alışveriş alışkanlığımı kontrol altına almalıyım. 1 yıl boyunca hiçbir şey satın almamak değilde kullanacağım ürünleri satın almak için bir alışkanlık edinmek istiyorum Bu nedenle burada no buy year deneyimimi paylaşıyorum ki bana biraz motivasyon olsun.
Güneş kremi elimde normalde 4 tane vardı. Biri bozulmuş çöp oldu. Diğer ikisini dönüşümlü kullanıyordum ama kullanmaya başladığımdan beri cildim çok kötü oldu. Sürekli sivilce ve kızarıklık oluyor. Bana iyi gelmedi. Diğeride sürmesi ve yayması çok zor olan sevmediğim bir güneş kremi ve sırf bitirmek için arada kullanıyorum. Dibinde çok az kaldı onunda. Böyle olunca elimde düzgün sevdiğim bir güneş kremi yoktu ya da bunlar bana bahane oldu ve sevdiğim daha öncede kullandığım bir kremi satın aldım.
Makyaj konusunda da Ekim ayında kapatıcımın bittiğini fark ettim ve yenisini aldım. Bu konuda sıkıntı yok. Zaten amacım bittikçe yenisini almak ve hakkını verip kullanmaktı. Bittiyse yenisini almak serbestti. Ama sorun şuki kapatıcı almak için bekledim ve indirime denk getirip almak istedim. O gün indirimin etkisiyle de kendime bir oje aldım. Bu oje o kadar gereksizdiki almamam gerekirdi ama aldım. Burada bir fire vermiş oldum.
Kitap konusunda gayet iyi gidiyorum. Kitap okumaya da yeniden başladım. Arada dikkatimi çeken yeni kitaplar oluyor alsam diye düşünmüyor değilim ama kendimi tutuyorum. Elimdekiler okunmadan almak yok. Hepsini oku bitir al…
Ekim ayı bu şekilde geçmiş oldu bakalım kasım indirimleri de varken kendimi tutabilecekmiyim. Hala trendyola girip birşeyler bakıyorum ve bu alışkanlığımı bırakmalıyım.
2 Kasım 2024 Cumartesi
NO BUY YEAR / Kıyafet
Yukarıdaki resimde sahip olduğum tüm kıyafetler yer alıyor. Çok sık aralıklarla kıyafet elediğim için kullanmadığım çoğu kıyafeti elimden çıkardım ve bu noktaya geldi. Aslında kendimi bildim bileli hiç çok fazla kıyafete sahip olmadım ve hiçbir zaman yazlık kışlık değişimi gibi bir derdim olmadı. Yazlıklarda kışlıklarda hepsi bu kadar. Önceden öğrenci olduğum için ve alım gücüm olmadığı için daha az kıyafetim vardı. İş hayatına atıldıktan sonra ve para kazanmaya başlayınca bilinçsiz bir şekilde alışveriş yapmaya başlamıştım. Ben aldıkça kıyafetler dolabıma sığmamaya başladı ve bu durum beni çok rahatsız etmeye başladı. Bu noktada kıyafetleri elemeye başladım. Kullanmadığım ve eskiyen ne kadar kıyafet varsa elden çıkardım. Marie Kondo kitabında bahsettiği gibi bana mutluluk verenler kaldı diğerleri ise gitti.
20 Ekim 2024 Pazar
NO BUY YEAR / Cilt Bakım
3 Ekim 2024 Perşembe
NO BUY YEAR / Makyaj
15 Eylül 2024 Pazar
NO BUY YEAR / Kitap
Elimde çok fazla okunacak kitap var ve ben şu sıralar kitap okuyamıyorum. Üzerimde bir uyuşukluk var sanki, zamanım yok diye bahane üretmiyorum. Zamanım fazlasıyla var ama okumuyorum. Bu challange uzatmaya karar verdim ve kitap dışında kıyafet, makyaj malzemesi ve cilt bakım gibi konularda da alışveriş alışkanlığımı değiştirmek adına şu andan itibaren önümüzdeki eylül ayına kadar ihtiyaç dışında hiçbir şey satın almayacağım.
Makyaj malzemesi konusunda tarihi geçen ürünleri attığımdan yeni ihtiyaçlar oluştu haliyle ve yeniden satın aldım. Cilt bakımında da bittikçe yerine almaya karar verdim. Birşey bitmeden yenisini almamaya çalışıyorum. Eskiye göre daha az harcıyorum. Kıyafet konusu benim için çok zor hala almaya devam ediyorum ama onu da halledeceğim. Şöyle bir şey oluyor. Mesela bu yıl trekking yapmaya başladım ve onun için alışveriş yapmam gerekti. Yağmurluğum, polarım, yürüyüş botum yoktu mecburen aldım. Sonra Mısır’a seyahat edecektim ve orada kullanabileceğim incecik kıyafetler lazım oldu, onları aldım derken alışveriş batağına yine saplandım. Sonra bir şeyler satın almak için her şeyi kendime ihtiyaç gibi görmeye başladım. Bu da ihtiyaç diyerek alışveriş yaptım. Çok uzun zamandır minimalist bir hayat yaşamak ve sadeleşmek için uğraşıyorum ama bir şeyler satın aldıkça en başa geri dönüyorum. Bu yüzden satın almayı bırakmam lazım. Bunu yapmak istememdeki en büyük etken daha fazla seyahat etmek istemem ve bunun içinde belli bir bütçem olması gerekiyor. Kısacası eşyalara yatırım yapmak yerine deneyimlere harcamak istiyorum. Öldüğümde yanımda kıyafetlerimi ya da makyaj malzemelerimi götürmeyeceğim. Benimle birlikte hafızamda biriktirdiğim anılar, gezip gördüğüm yerler ve deneyimlerim gelecek bunu düşündüğüm içinde eşyalara bağlanmak istemiyorum. İhtiyaç kadarı olsun ve tüketim çılgınlığım sona ersin. Zaten şu zamanda para kazanmak hiç kolay değil ve her geçen gün her şeyin fiyatı artıyor. Aldıkça ihtiyaçlarda azalmıyor tam tersine kısır bir döngü oluyor.
Sürekli etrafımız uyaranlar ile dolu bir şey ihtiyacımız olmasa bile almamız gerekiyormuş gibi hissediyoruz. Sanki o makyaj malzemesini alırsan dünyanın en güzel kızı sen olacaksın ya da o gömleği giyersen en havalı sen olacaksın, her şeyin en iyisi en güzeli olmak istiyorsan bu ürünleri almalısın. Aslında baktığınızda ne kadar aptalca bir şey ama kendimizi iyi hissetmek adına saçma sapan yerlere harcama yapıyoruz. Ben bu parayı kolay kazanmıyorum ki, kolay kazanıyor olsam bile ne gereği var kullanmayacağım bir ürünü almak çok mantıksız. Kendime şu andan itibaren söz veriyorum, bir şeyi almadan önce düşüneceğim ve biraz zaman vereceğim gerçekten gereklimi, alırsam kullanacak mıyım? yoksa kenarda bekleyecek mi? önümüzdeki eylül ayına kadar alışveriş alışkanlığımı kontrol altına almaya çalışacağım. Bakalım ne kadar başarılı olacağım...
30 Aralık 2023 Cumartesi
2023 OKUDUKLARIM
Bu yıl hiç kitap okuyamadım. Yüksek lisans yaptığım için zamanımı makale ve yayımlanmış tezleri okumakla geçirdim. Şuanda da sınava hazırlanıyorum. Önümüzdeki yıl umarım acısını çıkarırım. Bu yıl sadece iki kitap okuyabildim.
1) Türk Mitolojisinin Kısa Tarihi-Yaşar Çoruhlu
2) Dorian Gray'in Portresi-Oscar Wilde
2 Aralık 2023 Cumartesi
2023 İZLEDİKLERİM
Bu yıl benim için biraz verimsiz geçti. Çünkü ne doğru dürüst bir film izledim ne dizi, ne de kitap okuyabildim. Yıl boyunca sadece tezime odaklandım ve bitirmek için uğraştım. Tam tez bitti diye sevinirken sınava çalışmaya başladım. Şuan için tek odağım sınav ve makale yazmak... Önümüzdeki yıl umarım acısını çıkarırım.
FİLMLER
Truman Show
Demir Kadın Neslican
Ah Belinda
The Fountain
Oppenheimar
Atatürk
Barbie
Sztuka Kochania, Historia Michaliny Wislockiej
DİZİLER
Modern Love
The Handmaid's Tale
YOUTUBE
Rotasız Seyyah
Youtube Günlüğüm
Sergül Kato
Gurbetçi Aile
Yiğit Can İç
Fatih Altaylı
Akademiklink
Genelde Youtube'da Spss ve Amos kullanımı ile ilgili videolar izledim ve analizler yaptım. Tüm yılı bu şekilde geçirmiş olabilirim. :)) Neyse ki üstesinden gelebildim.
19 Ağustos 2023 Cumartesi
OKUYORUM, DİNLİYORUM, İZLİYORUM-3
Uzun zamandır kitap okuyamıyorum, yeni yıla girdiğimizden beri sadece bir kitap bitirebilirim. Yüksek lisans yapıyor olmamdan dolayı sürekli okuyorum, inceliyorum ama kitap okumaya zaman ayıramıyorum ya da tezden dolayı bunalıma girdiğim için okumak istemiyorum. Tez yazmak cidden buhranlı bir süreçmiş.
31 Aralık 2022 Cumartesi
2022 DİNLEDİKLERİM
Şimdiye kadar dinlediğim şarkılar hakkında bir yazı yazmamıştım ama bu yıl içimden böyle bir şeyler yazmak geldi. İlber Ortaylı gençlere tavsiyeler şeklinde bir konuşmasında 3.sırada müzikten bahsediyordu ve ''lütfen müziksiz geçen bir günününüz olmasın'' diyordu. Neden müziksiz bir gün geçirmemeliyiz, bizim için önemi nedir ki? diye düşünmüştüm ve şu cevaba ulaştım. Müzik dinlemek insanlarda bir çeşit sakinleştirici etkisi yapıyor.
Neredeyse her gün müzik dinleyen biri olarak bu yıl en fazla dinlediğim müzikleri not ettim. Bana iyi gelen şarkılar listesi hazırladım.
Madrigal- Seni Dert Etmeler
Hüsnü Arkan- Kırık Hava
Bulutsuzluk Özlemi- Sözlerimi Geri Alamam
Suavi- Hasret Türküsü
Haluk Levent- Elfida
Can Koç- Gökyüzünü Tutamam
Cengiz Özkan- Efkar
Buray- Sahiden
Cem Adrian- Kül
Buray- Kış Bahçeleri
Hayko Cepkin- Bertaraf Et
Özgür Çevik- Affedebilsem Kendimi
Bijelo Dugme- Durdevdan Je
Nedeljko Bajic Baja- Vredna Cekanja
Bu yıl dilime dolanan kafamda sürekli tınlayan şarkılar bunlardı. Hepsini dinlemekte çok keyifliydi.
17 Aralık 2022 Cumartesi
2022 OKUDUKLARIM
1.Kuyucaklı Yusuf- Sabahattin Ali- Türkiye
10 Aralık 2022 Cumartesi
2022 İZLEDİKLERİM
FİLMLER
9 Nisan 2022 Cumartesi
SEYAHAT ETMEK
Şu sıralar kendime sıkça "Bu hayatta ne yapmak istiyorum?" ya da "Bu hayatı nasıl sürdürmek istiyorum?" diye soruyorum. Aslında cevap çok basit ama harekete geçmek o kadar zor geliyor ki.. Belki de ömür boyu hep aynı hayalle yaşayacağım ama vardığım nokta hep aynı kalacak kim bilir..?
Benim en büyük hayallerimden biri seyahat etmek, yalnızca bulunduğum noktadan başka bir noktaya gitmek değil de içime döndüğüm, kendimi sorguladığım bir durum aynı zamanda.
Aslında seyahat tutkusu ilk olarak lise yıllarında okuma dersinde arkadaşımdan ödünç aldığım Sibel Buğdaycı'nın 'Sakin ol! Her şey mümkün' isimli kitabını okumamla başladı. O yıllarda bir kitaba verecek param dahi yoktu, ya kütüphaneden ödünç alırdım ya arkadaşlarımdan. Kitapta Sibel Buğdaycının Latin Amerika'daki yolculuğu ve Latin Amerikalıların ne kadar sakin ve mutlu oldukları, yazarın bir olay karşısında acele ettiğinde sakin olması için yerlilerin sıkça telkinde bulunduklarını anlatıyordu. Latin Amerika'ya karşı olmasa da seyahat etmeye karşı bende bir sempati bıraktı bu kitap. Hayretler içinde okudum çünkü kitapta anlatılanlar gerçekti ve bu benim için inanılmaz bir şeydi. Bir kadın tek başına bilmediği bir ülkeye gidiyor ve seyahat ediyor. Benim için o yaşlarda yaşadığım ilçe dışına tek başıma gitmek bile imkansızdı. Bu kitapla birlikte hayaller kurmaya başladım. Sonrasında yurt dışına gitmekle ilgili hayallerim üniversiteye gidene kadar ertelendi. Üniversitede Erasmus ile bir yerlere gidilebileceğini öğrenmiştim. Uzun araştırmalar sonrası okuduğum bölümde sadece staj için Erasmus olduğunu, staj yerini kendim bulmam gerektiğini öğrendim. Başladım bulduğum her yere staj için mail atmaya ve İngiltere'de bir staj yeri ayarladım. Her şey çok güzeldi ancak başvuru tarihlerinin son gününde başvuruların başladığını öğrenmiştim ve ben o gün acele ile staj için olan formu değilde eğitim için olan Erasmus formunu doldurup teslim etmişim. O günün akşamı farkına vardım ve ertesi gün yanlışımı düzeltmek için gittiğimde sürenin dolduğunu söyledi oradaki görevli, kendimi ağlamamak için zor tutsam da başladım ağlamaya.. aylarca staj yeri bulmak için emek harcadım ve sırf bir form yüzünden sınava giremiyordum. Neyse halime acıdılar da sorun çözüldü. Söylediğim tek söz şuydu "Sınava girip kaybetseydim bu kadar canım yanmazdı." Sınava girdik belli bir puanı da aldık ama okulun verdiği ödenek uçak bileti dışında pek bir işe yaramıyordu. Daha önce İngiltere'ye gitmiş biriyle görüştüm aynı bölümden... O da maddi durumun yoksa gitme dedi . Fazlasıyla motivasyonumu kırdı. Çevrenizden böyle insanları uzaklaştırın, kendi doğrularınız olsun hayatta.. Ailemden bir destekte istemediğimden vazgeçtim. Sınavı kazanamadım dedim gitmedim. İlk yurt dışına çıkma girişimim hüsranla bitti.
Aradan bir iki yıl geçti ve okul bitti. Yurt dışında gönüllü projeler ile hem çalışıp hem gezebileceğimi öğrendim. Bu sefer hiç masraf etmeden yurt dışına gitmenin bir yolunu bulmuştum. Hem yeni mezun biri için iş tecrübesi demekti bu. İlk olarak Azerbaycan'daki kurumdan kabul aldım ardından İtalya'daki kurumdan... İtalya 'ya gitmeyi Kızılhaç'ta gönüllü çalışmayı planlarken... 4 gündür geçmeyen ateş nedeniyle hastaneye gittim ve ne olduysa orada başladı. Hastaydım ve hastalığımın ne olduğu bilinmiyordu. 4 günden sonra durumum iyice kötüye gitti. Yurt dışına gitmeyi bırak ayakkabılarımı bile giyemez hale gelmiştim. İlk başlarda Behçet dediler ardından kanser... kuruma mail attım ben gelemiyorum hastayım özür dilerim diye.. artık hayallerimden vazgeçmiş ölümü kabullenmeye başlamıştım. Benimde vaktim buraya kadarmış dedim ama öyle olmadı. :)) 3,5 ay sonrasında iyileştim. Korkulacak bir şeyim olmadığını öğrendim. Önce en dibe çöktüm sonra hayata geri döndüm. Yerimde durur muyum madem ölmüyorum, gidiyorum ya neresi olursa, ne olursa gidiyorum dedim. Tekrardan başladım başvurulara Arnavutluk'ta bir yerden kabul aldım ve tam olarak iyileşmediğim için başvuru sırasında kuruma durumumu söyledim ''ilaçlarımı alıp gelicem, ben bu projede çalışmak istiyorum'' dedim. Proje başlayana kadar çok daha iyi duruma geldim ve ilaçlarımı yanıma alıp gittim. Asıl ondan sonra başladı seyahat tutkusu...
Benimki yalnızca yurt dışına çıkma merakıydı. Gitmişken Balkan ülkelerini de gezeyim dedim. Orada kazandığım tüm parayı geziye ayırdım ve Balkanları gezdim. 2 buçuk ay sonrası geriye döndüm. Seyahat mikrobu bir kere girmişti hücrelerime o günden sonra hep bir sonrasının hayalini kurdum. Türkiye 'de gezmeye başladım. Sonra 2.kez Balkanlar turu yaptım. Yetmedi yetmiyor daha fazlasını istiyorum. Gitmek, uzaklaşmak, hayatı Sorgulamak, ben ne yapıyorum ya ? diye kendime sorduğum sorulardan kurtulmak istiyorum. Her gün sabah işe gidip masa başında burada ne işim var? mutlu muyum? Sabah karanlıkta uykumdan edilip, tıklım tıklım bindiğim otobüs ile işe gitmek beni mutlu ediyor mu? Tüm gün dört duvar, sadece kitabım var yanımda, sığınabildiğim, okuyup hayallere daldığım. Bu girdaptan çıkmak istediğim bir haldeyim. Ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Sadece hayal ediyorum.